22 Eylül 2006 Cuma

ETERNİTY AND A DAY...




































Orginal ismiyle: Mia aioniotita kai mia mera...

"Yarın ne kadar sürer diye bir soru sormuştum Anna ,hatırladın mı?"

Film ,çok kısa bir ömrü kaldığını öğrenerek sahil kenarındaki evini terketmeye hazırlanan ödüllü yazar Alexander'ın , karısını, annesini ve eski günleri hatırladığı geri dönüşlerle geçirdiği evindeki son gününü anlatır. Eşyalarını toparlarken, uzun zaman önce ölen karısı Anna'nın yazdığı ve 30 yıl önceki mutlu bir yaz gününden söz ettiği bir mektup bulan Alexander geçmişi ile şimdiki zaman arasında mistik bir yolculuğa başlar.O gün Alaexander tesadüfen, Arnavutluk’tan kaçak gelmiş 10 yaşlarında bir sokak çocuğu ile karşılaşır; onunla birlikte geçirir bu son günü. Çocuk Yunanca bilmediğinden, bölük pörçük bir dille birbirlerinin acılarını paylaşırlar.

Alexander çocuğa, İtalya’da doğan bir Yunanlı şairin hikayesini anlatır . Şair Osmanlı-Yunan savaşının sürdüğü yıllarda annesini rüyasında görür, annesi onu adasına geri çağırmaktadır.Bu çağrı üzerine adasına geri dönen şair burada yoksulluk açlık ve felaketle karşılaşır. Şair Yunanlı olmasına rağmen ,İtalya’da doğup büyüdüğü için tek kelime yunanca bilmemektedir.Kendi adasında, kendi insanlarının arasında olmasına rağmen , onların dilini bilmediğinden konuşmalarını anlamamakta ve konuşamamaktadır. Bir taraftan savaş sürmektedir. Herkes, herkes özgürlük için elindekiyle avucundakiyle direnmektedir.

”Bir şair” der Alexander....”ne yapabilir ki? “Özgürlük şiiri yazmak gelir aklına...içi kavrulur.” bu şiiri yazmalıyım; benim de katkım bu olmalı.” diyen şair bilmediği bir dilde şiir yazmak için kelime satın almaya başlar. Kısa bir süre içinde adada, garip bir şairin kelimelere para verdiği yayılır, herkes gelip bir kelime satar şaire. Alexander’ın çocuğa anlattığı hikaye bu şekildedir.

Eleni Karaindrou’nun harika müzikleri eşliğinde görsel bir şölene dönüşen filmin (An Eternity and a Day – sonsuzluk ve bir gün ) finalinde, son geri dönüş sahnesinde ,Alexander çoktan ölmüş karısıyla konuşur.. Bir deniz kıyısında, yağmur altında dans ederler. Alexander hastaneye yatıp yatmamak arasında bir ikilem geçirmektedir o son gününde: tedavi olmak veya olmamak. o sahile geldiğinde, karısını görür görmez kararını verir; “yatmayacağım Anna” der, “yanına geliyorum... bir gün , Anna..” der.... “ bir gün ne kadar sürer? Yo..yo.. hayır....yarın.....yarın ne kadar sürer?” O müthiş diyalog aynen şu şekilde cereyan eder :

-Yarın ne kadar sürer diye bir soru sormuştum Anna ,hatırladın mı?

-Sonsuzluk ve bir gün kadar.

-Duyamadım?

-Sonsuzluk ve bir gün kadar..

Alexander “hayatı sorgulamaktan “ kendi hayatını yaşayamamıştır. Son saatlerinde yarın hiç olmayacakmış gibi “ bugünü “yaşamaya karar verir ama gece bitip gün doğduğunda , bunun için değil bir gün ,sonsuzluğun bile yetmeyeceğini anlar.Bu an mı? Yoksa bugün mü? Yoksa yarın mı?......Bunların hangisini yaşayamalıyız diye düşünmenin,hangisini yaşıyorsak bir diğerini yaşamanın doğru olup olmadığına kafa yormanın ne anlamı var?Yaşamamız gereken tek şey “hayat” tır..Nerede,nasıl yaşamaya ihtiyacımız varsa,kendimizi nasıl mutlu hissediyorsak,insan gibi hissediyorsak,tüm duygularımızla yaşamamız gereken hayat...Bizden geriye sadece acısı tatlısıyla hatıralarımız kalacak. Yarının kaygısıyla , geçmişin verdiği acı ile bugünü de zehir edersek kendimize bizden daha zararda olan bir insan yoktur yeryüzünde. Eternity and a day ile birbirine çok benzettiğim bir diğer eser varsa o da mutlaka "Gün uzar yüzyıl olur" isimli romandır. Cengiz Aytmatovun bu romanı hakkında daha önce blogun bir köşesine birşeyler karalamışımdır. Sonsuzluk ve birgün ; yada Gün uzar yüzyıl olur.... Aslında öz olarak aynı şeyin farklı şekilde dile getirilmesi gibi geliyor bana. Zaman hani izafi bir kavramdır derler ya. Ona misillemedir aslında bu iki eser. Zamanın izafiliğini ve yer yer alçaklığını , tüm çıplaklığı ile ortaya koyabilmiş nadir ve bir o kadar da harikulade iki eser. Hiç düşündünüzmü peki siz? Bir gün aslında kaç saattir yada gün neden uzayıp yüzyıl olur? Hiç bu ikisini yaşadığınız bir zaman dilimi oldumu bugüne kadarki yaşadığınız hayatın içerisinde? Gün neden uzayıp yüzyıl olur yada Sizce yarın ne kadar sürer?

Son olarak bu mükemmel filmin en mükemmel kısmı olan Eleni Karaindrou imzasını taşıyan soundtracklerinin download linkine geldi sıra. Zevkle dinleyeceğinizi umuyorum. Hatta iddia ediyorumki tiryakisi olacaksınız.

http://www.hemenpaylas.com/download/482244/Eleni_Karaindrou.rar.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder