22 Eylül 2006 Cuma

ETERNİTY AND A DAY... (II)































Alexander çocuğu gemiye bindirmeden evvel ondan son bir kelime daha öğrenir.
Tıpkı çocuğa anlattığı hikayedeki kelime satın alan şair gibi…

-Vakit geldi değilmi?
-Argadini…
-Ne dedin?
-Argadini
-Argadini?.
-Anlamı çok geç demek
-Çok geç gecenin derinliğinde.

Ve Alexander öğrendiği kelime karşılığında, çocuğa parasını verir.
Çocuk arabadan iner ve gemiye gidecek olan tıra biner. Alexander çocuğun arkasından öylesine bakakalır.Yine yalnızlığı ile baş başa kalmıştır, yalnızlığını birazda olsa dağıtan o çocuğu yolladıktansonra. Arabasına biner ve şehrin yollarına düşer. Bir kırmızı ışıkta bekler durur öylesine,taaki gün ağarana dek orda kalakalır arabasında. Neler düşünmüştür, neler geçmiştir kafasından kimbilir. Sorgulamaya başladığı şeye devam etmiştir, bir gece boyunca o kırmızı ışıkta arabasının içinde düşünerek. Alexander artık bir şeyleri çözümlemeye başlamıştır. Hayatın gizemine son noktayı koymasına bir nebzelik yol kalmıştır belkide.Son defa sahil kenarında karısı ile birlikte mutlu yıllar geçirdikleri evine gider. Karısının yıllar evvel onayazdığı mektup çınlanır kulaklarında Alexanderin:

-Sana deniz kenarından yazıyorum.Sana yazdıkça seninle konuşuyorum. Bugünü hatırladığımda sanki bütün bedenim tek bir gözmüş gibi bakıyor. Bütün bedenim tek bir elmiş gibi hissediyor.Burda durmuş titreyerek seni bekliyorum. Bugün benim olsun.

Evin balkonundan sahile doğru bakar Alexander. Yıllar önceki o güzel gün hafızasında çok canlı bir şekilde gözünün önüne gelir. Sanki bir kez daha yaşar o günü. Bir kez daha… Karısı ona seslenmektedir. “Alexander Alexander” Sahile giden yolda karısı ona doğru yürümektedir. Alexander de karısına doğru ilerlemeye başlar.

-Anna-Dans edelimmi? Sevmediğini biliyorum. Ama bugün benim günüm.

Anna ve Alexander dans etmeye başlarlar sahile giden yolun ortasında. Dostları, arkadaşları etrafında toplanırlar.Onlarda başlarlar dans etmeye. Bir rüyanın yeni baştan izlenmesi gibidir her şey. Her şey mükemmel güzellikte yaşanabilirliği iledir sanki Alexander için.

-Anna yarın hastaneye gitmeyeceğim. Gitmeyeceğim Anna.Gitmeyeceğim…Yarın için bir plan yapalım. O yabancı bana hep aynı müzikle cevap verecek. Ve bana sözcük satacak biri her zaman olacak. Yarın . Yarın ne kadar Anna. Bir seferinde yarın ne kadar sürer diye sormuştum.Sende demiştinki:
-Sonsuzluk ve birgün kadar.
-Seni duyamadım ne dedin?
-Sonsuzluk ve bir gün kadar…
-Anna. Anna….Bu gece bende öbür tarafa geçiyorum. Sana geri getirdiğim sözcükle birlikte geleceğim Anna.Geleceğim. Geleceğim…Her şey gerçek. Ve her şey bekliyor. Gerçek için.Benim küçük çiçeğim. Yaban. Benim küçük çiçeğim. Gerçek için….Gerçek için…
Gerçek…

Ve Alexander deniz kıyısına doğru yürürken dudaklarının arasından işte bu kelimeler dökülmektedir. Dalgaların savurduğu denizde ufka doğru bakar Alexander. Ve son defa Annanın sesi duyulur:

-Alexander Alexander… Alexander….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder