Ağlayan balık gibiyim akıp giden hayatın içinde.
Ne gözyaşımı gören oldu bu zamana kadar,
Ne de derdin nedir diye bir soran.
İşi düşenin aklına gelen biriyim, o kadar
Sitemim kimseye değil, sadece Yaradana
Etrafım kalabalıklarla doluyken,
Nedir bu benim yalnızlığım?
Nedir bu dinmez hüznüm, bitmez kederim?
Bu mudur benim hayattaki lanetim?
Bir garip diyarda karanlıklar içinde,
Yalnız bir yolcuyum.
Ne bir iz soracak kimse var ne de yol
Issız bir diyarın garip yolcusuyum.
İnsan yalnız doğar,
Yalnız yaşar ve en nihayetinde
Yalnız ölür.
Aslında bildiğim
Ama pek de umursadığım bir şey değildi bu.
Ama zamanın tozları serpildikçe üstüme,
Daha iyi tecrübe eder oldum bunu.
Gariptir insanoğlu,
Bir bilinmezde yaşar gider de anlayamaz,
Nereden gelip te nereye gittiğini
Bir umarsız koşturmaca içinde gelir ve de
Yine aynı şekilde göçer gider bu dünyadan.
Ne yaşadığını anlar, ne yaşamadığını...
Keşkelerle pişmanlıkların sırt sırta verdiği bir yolda gelip geçer ansızın.
Bir değişik yalnızdır insanoğlu.
Ne hayvanın dilinden anlar ne doğanın
Yanında duran kendi cinsini bile anlayamaz ki heyhât
Bir garip karmaşadadır insanoğlu...
Dünyaya gözünü açınca başlar aslında herşey.
Dört bir yanını telâşe sarar bir anda insanın.
Hep bir şeylere, bir yerlere yetişmek zorundadır.
Sanır ki "o" olmasa olmayacaktır hiçbir şey.
Varlığı olmasa birşeyler eksik kalacaktır zanneder.
Hâlbuki bilmez ki bu kervanın başı değildir.
Bir garip yolcusudur sadece.
Ne kervana yön verebilir, ne de durdurabilir.
Sadece hiç bir şey yapamadan izleyebilir.