10 Ağustos 2021 Salı

BABAM

 Sensiz geçen 22 yıl olmuş babam. 

Nöbetçiyim. 

Bir elimde çay, bir elimde sigara içerken; İtfaiye meydanına doğru bakıp dururken aklıma sen geliverdin. 

Ortaokula giderken itfaiye meydanından aldığımız çalışma masası aklıma geldi. 

Nasıl zor almıştık hatırlarsın belki.

Okumasın bu çocuklar demiştin. 

İçten içe hayatın zorluğuna sinirliydin aslında. 

Ailene karşı değildi bu sinir ve bıkkınlık. 

Yorgundun. 

Belki hayatın, 

Belki yaşanmışlıkların...

Bir dem bile bizi kırmadın. 

Bağırdın, çağırdın belki ama....

Bizi asla kırmadın. 

Senin kızmandan hep çok korktum. 

Seni üzüyor olmaktan dolayıydı bu korkumun nedeni. 

Yoksa senden ciddi manada korkmak değildi aslında. 

Annemi üzmekten nedendir bilmem çok korkmadım. 

Annem belki senin kadar içinde yaşayan bir insan değildi. Kimbilir belki bu yüzden. 

İkinizi de çok sevdim baba.

Annemi de seni de.

Hacı Bayram Mahallesinin o kuytu karanlıklarında ne güzel günlerimiz geçmişti. 

Hatıralar hayal oldu şimdi. 

Bahçemizin Altındağ tarafına bakan yamacında durur, Altındağ kayalıklarına bakar ve kendi kendime şunu düşünürdüm. 

Babam işte orada çalışıyor derdim.

Akşam olunca gelecek. 

Ve evet her akşam yorgun argın olsan da mutlu bir şekilde gelirdin eve canım babam. 

Evde bir şenlik havası. 

Sen yorgun olduğun zaman daha mutlu olurdun babam. 

Sebebini o çocuk yaşımda çözemezdim bir türlü. 

Ama şimdi şimdi anlıyorum bunu. 

Yorgun olmak demek çalışıp ekmek parası kazanmış olmak demekti. 

Yorgun olmak ailenin ihtiyaçlarına cevap verecek gücü kazanmış olmak demekti. 

İşte tam da bu yüzden, yorgunsan mutluydun babam.

Senin yorgunluklarını hep çok sevdim. 

Ben seni çok sevdim. 

Annemi, kardeşlerimi hep çok sevdim. 

Güzel bir aile olduk babam. 

Hep yüreğimdesin...

Bitmemiş bir romanın kahramanı gibi gönlümde....