21 Haziran 2020 Pazar

Ağlamakla İnlemekle Ömrüm Gelip Geçiyor



20-21 Haziran 2020 
Belki de hayat yolculuğumda bir dönüm noktası. 
Zor geçen iki gün. 
Bir imtihan...
Bir zorlanma...
Bir çaresizlik...
Herkesin yaşadığı bir hayat var. 
Birbirinden çok farklı ve bir o kadar da birbirine benzer. 
Herkesin bir başka çilesi ve başka başka yol ayrımları var. 
Aslında böyle zamanlarda imtihan olduğu o kadar bariz şekilde belli oluyor ki!
Keşke diyorsun bazen kendi kendine. 
Bir şeyleri değiştirebilme gücüm olsaydı. 
Bazen Tanrı olmaya niyetleniyor insanoğlu, istemeden de olsa. 
Birşeyleri değiştirebilmek ve düzeltebilmek adına. 
Bilemiyoruz herşeyi, bilemeyeceğiz de.
İgnoramus et ignorabimus.
Bilimin de özeti bu değil mi aslında?
Bu blogumda aslında bir hayatın özeti olacak ilerleyen zamanlarda. 
Kimler okuyacak daha ilerleyen zamanda,
Kimler okuyup hayıflanacak, neler düşünecek kim bilir. 
Belki oğlum okuyacak, belki de kızım. 
Kim bilir belki de torunlarım. 
Geleceğe bir iz bırakabilecek miyim bu şekilde bilemem. 
Belirsiz bir hayatın yüzleri karanlık oyuncuları değil miyiz?
Kim bilir belki de kimsenin umrunda bile olmayacak. 
İnternetin karanlık dehlizlerinde yok olup gidecek bu birkaç sayfalık gariban blog, hayat özeti, anılar, iç çekişler, yaşananlar, keşkeler, ahlar, vahlar, acılar, hüzünler, kederler, sevinçler, mutluluklar....

Aslında herşey belkide anonim bir yazıda bahsedildiği kadar basittir de ben komplike olarak algılıyorumdur. Bu da ihtimal dahilinde. 


“Hiçbir şey için ‘benimdir’ deme. Sadece de ki, ‘yanımdadır.’ Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili, ne hayat, ne ölüm, ne huzur, ne de keder, daima seninle kalmaz.” Mevlana



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder