22 Temmuz 2020 Çarşamba

İNSANOĞLU NEDİR?

Filozoflara göre insan tanımı;

Konfüçyus 'a göre "insan, öğrenen hayvandır."

Thales'e göre ise "insan, araştıran hayvandır."

Sokrates, "insan, sorgulayan hayvandır." der.

Sofistlere, yani para kazanma amacıyla gezerek felsefe öğretenlere göre "insan, kazanan hayvandır."

Platona göre "insan, toplumsal hayvandır."

Aristo için "insan, düşünen hayvandır."

Kuşku duymaktan asla bıkmayan septikler için "insan, şüpheci hayvandır."

Acılara karşı kayıtsız kalmak ve sabırla dayanmak gerektiğini söyleyen stoiklere göre "insan, her şeye alışan hayvandır."

Heraklitos "insan, tartışan hayvandır." der.

John Locke'a göre "insan, deneyen hayvandır."

J. Dewey için "insan, çıkarını düşünen hayvandır."

Kant "insan, eleştiren hayvandır." der.

Descartes olaya başka bir pencereden bakar ve "insan, konuşan hayvandır." der.

Hegel için "insan, sistematik hayvandır."

Gazali için "insan, tutarsız bir hayvandır."

Ünlü yazar Albert Camus için "insan, itiraz eden hayvandır."

Popper'e göre "insan, yalanlayan bir hayvandır."

Khunn "insan, teori kuran bir hayvandır." der.

Kant der ki, " insan, mücadeleci bir hayvandır."


Erich Fromm'a göre "insan, seven bir hayvandır."

Bergson için "insan, araç yapan bir hayvandır."

İnsanla alakalı belki de en güzel şeyi Nietzsche söyler ve der ki 


"İNSAN, DÜPEDÜZ HAYVANDIR…!"





















2 Temmuz 2020 Perşembe

Kimse Bilmez

seher yeli eser yırtar eteğini gülün
güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
sen şarap içmene bak, çünkü nice gül yüzler
kopup dallarından toprak olmadalar her gün

bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye
ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe
aklın yollarıyla ölçüp biçemezsin bunu sen
mantıkların, kıyasların sökmez senin bu işte

bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
bugün bu çimen bizim, yarın kim bilir kim
gezecek, bizim toprağın yeşilliğince



ÖMER HAYYAM

21 Haziran 2020 Pazar

Ağlamakla İnlemekle Ömrüm Gelip Geçiyor



20-21 Haziran 2020 
Belki de hayat yolculuğumda bir dönüm noktası. 
Zor geçen iki gün. 
Bir imtihan...
Bir zorlanma...
Bir çaresizlik...
Herkesin yaşadığı bir hayat var. 
Birbirinden çok farklı ve bir o kadar da birbirine benzer. 
Herkesin bir başka çilesi ve başka başka yol ayrımları var. 
Aslında böyle zamanlarda imtihan olduğu o kadar bariz şekilde belli oluyor ki!
Keşke diyorsun bazen kendi kendine. 
Bir şeyleri değiştirebilme gücüm olsaydı. 
Bazen Tanrı olmaya niyetleniyor insanoğlu, istemeden de olsa. 
Birşeyleri değiştirebilmek ve düzeltebilmek adına. 
Bilemiyoruz herşeyi, bilemeyeceğiz de.
İgnoramus et ignorabimus.
Bilimin de özeti bu değil mi aslında?
Bu blogumda aslında bir hayatın özeti olacak ilerleyen zamanlarda. 
Kimler okuyacak daha ilerleyen zamanda,
Kimler okuyup hayıflanacak, neler düşünecek kim bilir. 
Belki oğlum okuyacak, belki de kızım. 
Kim bilir belki de torunlarım. 
Geleceğe bir iz bırakabilecek miyim bu şekilde bilemem. 
Belirsiz bir hayatın yüzleri karanlık oyuncuları değil miyiz?
Kim bilir belki de kimsenin umrunda bile olmayacak. 
İnternetin karanlık dehlizlerinde yok olup gidecek bu birkaç sayfalık gariban blog, hayat özeti, anılar, iç çekişler, yaşananlar, keşkeler, ahlar, vahlar, acılar, hüzünler, kederler, sevinçler, mutluluklar....

Aslında herşey belkide anonim bir yazıda bahsedildiği kadar basittir de ben komplike olarak algılıyorumdur. Bu da ihtimal dahilinde. 


“Hiçbir şey için ‘benimdir’ deme. Sadece de ki, ‘yanımdadır.’ Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili, ne hayat, ne ölüm, ne huzur, ne de keder, daima seninle kalmaz.” Mevlana



16 Haziran 2020 Salı

AKIP GİDEN YILLAR

Nasıl da akıp gittiniz yıllar?
Sanki bir göz açıp kapar gibi
Dön desem dönmezsiniz yıllar 
Sanki polisten kaçan suçlu gibi. 

Zaman tatsız bir zehir gibi iliklerimizde
Yavaş yavaş eritip bitiriyor hepimizi
Sonra bir bakmışsın ki aynaya
Saçlarında kar, suratında derin çizgiler

Acımasız bir gardiyandır zaman
Sabırlı ve bir o kadar tutarlı.
Ne zaman sabah olmuş ne zaman akşam
Bir de bakmışsın ecel gelivermiş 
Sen daha ne olduğunu anlamadan