Bir varmış bir yokmuş...
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir matrixx varmış...
Doğmuş bu dünyaya gelmiş, hem de taa hakiki dünyadan kalkmış gelmiş bu dünyaya...
Annesinden süt emmiş...
Minik minik gülümsemeler göstermiş yaşama, dünyaya , herbir varlığa...
Biraz daha büyümüş sonra...
Emeklemeler başlamış...
Emekleyip durmuş doğrulara, yaşama, bu yalan dünyaya...
İçinde bir ses varmış, hep durup dinlenmeden dinlediği bir ses...
Biraz daha büyümüş....
Simit satmış, ayakkabı boyamış, bilet satmış, jeton satmış...
İçinde bir ses varmış, hep durup dinlenmeden dinlediği bir ses...
Hayattan hayatını kazanmaya çalışmış...
Okula gitmiş, ilk orta ve lise derken üniversiteler bitirmiş...
İçinde bir ses varmış, hep durup dinlenmeden dinlediği bir ses...
Yatılı okullarda, değişik mekanlarda geçmiş hayatı...
Askere gitmiş sonra, vatana hizmet etmiş bir süre.
İçinde bir ses varmış, hep durup dinlenmeden dinlediği bir ses...
Evlenmiş sonra aradan zaman geçince...
Mutluymuş, herşeyi tammış da bir noksan olan şey o içindeki sesin dedikleriymiş...
Hiçlik kapısından geçmeye çalışıyormuş bu matrixx.
Hakiki dünyaya varabilmek için...
Sonra koskocaman bir hiçlik başlamış matrixx için.
Hakiki dünyayı bulmuş sonunda.
.....
konfüçyüs'dan ders çıkarabilen
YanıtlaSilmutlu olabilen sevgisini verebilen
bir filmden duygulanabilen
bir müzikten etkilenebilen
teknolojiyi takip edebilen
çevresine duyarsız kalamayan
varoluşumuzla var etmeye mecburuz
bu da benim sözüm olsun
çünki HİÇ'lik zordur..
HİÇ'lik eski zamanda henüz
herşey bu kadar gelişmemişken
çirkinliklere karşı belki bir kaçıştı.
O dönemde belki HİÇ'lik rahatlıktı, ibadetinle birlikte yokolmaktı,
ve asla şimdiki zamanda çözüm olamazdı.