"YÜKSEK VE SARP BİR KAYALIKTA, ANCAK İKİ AYAĞIMIN SIĞABİLECEĞİ, DAR BİR ÇIKINTIDA, DÖRT BİR YANIM UÇURUMLAR, OKYANUSLAR, SONSUZ BİR GECE, SONSUZ BİR YALNIZLIK VE HİÇ BİTMEYECEK BİR FIRTINAYLA SARILMIŞ DURUMDA YAŞAMAK ZORUNDA OLSAM VE BÜTÜN ÖMRÜMCE, BİN YIL BOYUNCA, HATTA SONSUZA KADAR O BİR KARIŞ TOPRAKTA DURMAM DA GEREKSE O ŞEKİLDE YAŞAMAK, ŞU ANDA BİR YARIM SAAT İÇİNDE ÖLECEK OLMAKTAN ÇOK DAHA İYİDİR. YETERKİ YAŞASINDI, SIRF YAŞASIN! NASIL OLURSA OLSUN, AMA YETERKİ YAŞASIN!"
23 Nisan 2009 Perşembe
ÇOCUKLUĞUM
Affan Dede'ye para saydım
Sattı bana çocukluğumu
Artık ne adım var ne yaşım
Bilmiyorum kim olduğumu
Hiçbir şey sorulmasın benden
Haberim yok olan bitenden
Bu bahar havası bu bahçe
Havuzda su şırılşırıldır
Uçurtmam bulutlardan yüce
Zıpzıplarım pırıl pırıldır
Ne güzel dönüyor çemberim
Hiç bitmese horoz şekerim
.....................................
Geçip gitti ömrümüzün çocukluk mevsimi,
Tıpkı şairin biraz yukarıdaki dizeleri gibi.
Nasıl da akıverdi elimizden öocukluk mevsimi.
Bir ilkbahar sonrasında yaz gelir ya anlayamayız nasıl bittiğini ilkbaharın...
İşte öyle bitiverdi ömrümüzün ilkbaharı.
Dante gibi ortaladık ömrü bakalım,
Fenerin söndüğü son liman neresidir kimbilir?
Sonbahar hangi şafakta değer bu ömre kimbilir?
Bugün dediğin nedir, yarın dediğin nedir kimbilebilir?
Esasen hayat dediğin nedir ki?
Bir elektriksel yanılsama değil mi tüm bu olan biten?
Eğer öyle değilse doğrusu nedir kimbilir??
....................................................
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder