25 Kasım 2025 Salı

ESKİDENDİ, ÇOK ESKİDEN


Hani erken inerdi karanlik,
Hani yagmur yagardi inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işiklar yanardi evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken,
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamişken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani şarkilar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençligimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.

Şimdi ay usul, yildizlar eski
Hatiralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.

Murathan Mungan

20 Kasım 2025 Perşembe

ÖMÜR DEDİKLERİ...

 Yarın konuşuruz deme, konuşamazsın. Yarın gideriz deme, gidemezsin. Anamı babamı yarın ararım deme, arayamazsın. Uzun menzilli planlar yapar; falan işi yapacağım, falan dükkanı açacağım, falan evi alacağım deme, alamazsın. Yukarıdaki aldırmaz.


Asla unutma: Uğruna kılıçların çekilip kanların döküldüğü bu dünya, içine baykuşların yuva yaptığı yıkık bir harabeliktir. Daha fazlası değil.


Dilersen sarayda yaşa, dilersen 2+1 evde. Dilersen milyonlara takla attır, dilersen 30.000 lirayla geçin. Dilersen ordulara hükmet, dilersen kendine bile hükmedeme, hiç fark etmez. Bu dünyadaki yerin de yurdun da başından ayağına 2 metrekaredir. O da boyun uzunsa, değilse o da yok. Başına adının yazıldığı bir taş dikerlerse kendini şanslı say, nicelerine o da nasip olmadı.


Bu benim kardeşim, bu benim aşkım, bu benim dostum, bu benim evladım dediğin kişiler sen öldüğün vakit tabutunu kabristana haldır huldur götürecekler. Üzerine öyle bir toprak atacaklar ki makina bile bu kadar hızlı atamaz. Üzerine son kürek toprak atılmadan evvel, senin tepende dikilip iş, futbol, siyaset konuşmaya başlayacaklar. Yaşarken yediğinin içtiğinin ayrı gitmediği insanlar bunu yapacak. Kazanmak için kendini yırttığın, belki nice haklara girdiğin malını mülkünü öyle bir paylaşacaklar ki vahşi doğa belgeselindeki sırtlanların antilop parçalaması yanında hafif kalır.


Unutma Ademoğlu:


Dünya bir hayaldir. Soluduğun hava, bastığın toprak, içtiğin su, yandığın ateş, hepsi bir hayaldir. Daim sanma. Her kim dalarsa bu hayale, elbet uyanacaktır bir gün. Hakikatin ırmağında herkes üryandır. 


Baktığında sana gurur veren güzellik veya yakışıklılığın gidecek. 100 kilo yükün altına of demeden giren kasların eriyip kemiklerin zayıflayacak da belin bükülecek. İnci gibi parlayan o dişlerin çürüyecek, çakmak çakmak gözlerinin feri gidecek. Üst üste yığıp biriktirdiğin o malını bu dünyada bırakacak, tek başına ve 5 parasız o soğuk kabre gireceksin. Bunu hiç aklından çıkarma. Sultan kere sultan olsan kâr etmez!


Bu dünya öyle bir dünyadır ki yan odanda yeni doğan bir bebeğin ağlaması duyulur. O sırada da 50 metre ötedeki camiden bir merhumun sâlâsı okunur.


Öyleyse haydi:


Doğun, ölmek için!


Yapın, yıkılıp gitmesi için!


Biriktirin, geride bırakıp da terk etmek için!


-SON-