tag:blogger.com,1999:blog-234367252024-03-13T21:16:42.487+03:00M@TRIXX"YÜKSEK VE SARP BİR KAYALIKTA, ANCAK İKİ AYAĞIMIN SIĞABİLECEĞİ, DAR BİR ÇIKINTIDA, DÖRT BİR YANIM UÇURUMLAR, OKYANUSLAR, SONSUZ BİR GECE, SONSUZ BİR YALNIZLIK VE HİÇ BİTMEYECEK BİR FIRTINAYLA SARILMIŞ DURUMDA YAŞAMAK ZORUNDA OLSAM
VE BÜTÜN ÖMRÜMCE, BİN YIL BOYUNCA, HATTA SONSUZA KADAR O BİR KARIŞ TOPRAKTA DURMAM DA GEREKSE O ŞEKİLDE YAŞAMAK, ŞU ANDA BİR YARIM SAAT İÇİNDE ÖLECEK OLMAKTAN ÇOK DAHA İYİDİR. YETERKİ YAŞASINDI, SIRF YAŞASIN! NASIL OLURSA OLSUN, AMA YETERKİ YAŞASIN!"Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/16042009420458414145noreply@blogger.comBlogger382125tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-25743515976344971292023-07-16T15:46:00.003+03:002023-07-16T15:46:58.161+03:00DÜŞMEM DERSİN, DÜŞERSİN. <p> <span style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">hz. mevlana'ya atfedilen bir şiir, sanırım şahsım için bu kategorideki zirve noktasıdır.</span></p><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><a class="b" href="https://eksisozluk1923.com/?q=%c3%b6ld%c3%bcm+der+durur+yine+de+ya%c5%9fars%c4%b1n" style="background-color: #eeeeee; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #53a245; cursor: pointer; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-feature-settings: inherit; font-kerning: inherit; font-optical-sizing: inherit; font-size: 16px; font-stretch: inherit; font-variant-alternates: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; font-variation-settings: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none; touch-action: manipulation; vertical-align: baseline;">öldüm der durur yine de yaşarsın</a><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">allah der ki; kimi benden çok seversen onu senden alırım…</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">ve ekler; “onsuz yaşayamam” deme, seni onsuz da yaşatırım.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur, aklın şaşar.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">olmaz dediğin ne varsa hepsi olur…</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">“düşmem” dersin düşersin, “şaşmam” dersin şaşarsın.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">en garibi de budur ya; “öldüm” der durur, yine de yaşarsın.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">hz. mevlâna (k.s)</span>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-36605607217873154492023-02-13T15:30:00.001+03:002023-02-13T15:30:06.195+03:0006.02.2023<p> “Babacığım, mezarımı toprakla örttükten sonra üzerine bir ekmek kabuğu ufala, serçeler gelir; seslerini duyar, yalnız olmadığıma sevinirim.”</p><div>Dostoyevski - Karamazov Kardeşler</div>MATRIXhttp://www.blogger.com/profile/09574693571937350591noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-55049010152621042712023-02-08T22:36:00.003+03:002023-02-08T22:36:42.576+03:00HAYATIN BASİT BİR ÖZETİ<p>Bize bir ömür daha lâzım vefâtımızdan sonra. </p><p>Çünkü bu ömrümüzü sadece umutlanmakla geçirdik.</p><p>Sadî-i Şirazî</p>MATRIXhttp://www.blogger.com/profile/09574693571937350591noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-65280214438904994322023-01-29T20:38:00.003+03:002023-01-29T20:44:32.019+03:00RS2 SPOR AYAKKABI HİKAYESİ<p><span style="background-color: black; color: white;"><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">ankara'nın kasvetli, gri ve şimdikinden çokça soğuk olduğu yıllara denk gelen çocukluk dönemi sancılarımdan biridir.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">tarih, tahminen ortaokul dönemime denk gelen 80li yılların son dönemleridir.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">ilkokulda herkesten farklı olarak giydiğim, rengi siyahtan çok grinin tonlarını barındıran ilkokul önlüğümden sonra, çocukluğumda iz bırakan bir diğer şey ise rs 2 spor ayakkabıdır. hangi marka olduğunu bilemiyorum. çünkü ayakkabıya dair hatırladığım şeyler; üzerinde rs ıı sport yazısı olan lacivert renkte, tabanının deseni çok değişik ve etkileyici olan bir spor ayakkabı olmasıydı.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">ortaokula başladığımda yine herkesten farklı olarak lacivert ceket yerine siyah kadife ceket giyerdim. farklılık olsun diye değil, garibanlıktan tamamen. okul müdürü ve müdür yardımcılarının ilk bir kaç hafta uyarılarına ve kimi zaman istiklal marşı töreni sonrasında tokatlamalarına rağmen siyah kadife ceket giyme ısrarından vazgeçmeyen beni ıslah etmek adına velim okula çağrıldı. oysa ki ceketimden dolayı azar ve tokat yediğimi anneme hiç söylemedim. neden böyle yaptım aslında farkındaydım ama o zaman bunun bir sorun olmasını istemiyordum. belki de bu nedenleydi. annem artık müdürle ne konuştu bilemiyorum fakat o günden sonra kimse ceketime karışmamıştı. sanıyorum ki kazanan yine garibanlık oldu. neyse siyah kadife ceket konusu, bir başka entryde konuşulacak kadar da derindir aslında.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">ortaokul günlerine ufak tefek ve biraz da garibanlıktan kaynaklı ürkek bir çocuk olarak adım atmıştım. ankara'nın meşhur ortaokullarından biri. ankara altındağ ilçesine bağlı anafartalar caddesi üzerinde yer alan atatürk ortaokulu. teneffüslerde kantinden tost ve ayran alıp yemenin elit zümreye ait bir hareket sayıldığı dönemler o zamanlar. orta sınıf en fazla alsa alsa kantinden simit alırdı teneffüslerde. bense öylece bakardım. bahçenin bir köşesinde kendi halinde gezeleyen bir çocuk olarak. ablam da aynı ortaokula gitti. benden iki sınıf üstteydi. ablalık vazifesi nedeniyle mi yoksa koruma içgüdüsüyle mi bilemiyorum teneffüslerde bana tost istermisin diye sorardı hep. annemin ekmek parasından artan paraları verdiğini bilirdim. ablamın da biriktirdiğini. işte o biriktirdiği paralarla bana tost ısmarlamak isterdi. ama ben istemedim hiç. evden konan şeylerle karın doyurmakla idare ederek okula devam ettik.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /></span></p><p><span style="background-color: black; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;"><span style="color: white;"><br /></span></span></p><p><span style="background-color: black; color: white;"><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">günlerden bir gün beden eğitimi dersi ngeldi çattı. sportmen bir beden hocamız vardı. ilk ders olduğu için beden dersine gereken malzemeler konusunda bilgi verdi. özellikle eşofman ve spor ayakkabısı olmayan dersime gelmesin diye de uyardı. müdür ve yardımcılarını takmayan ben, bu duruma açıkçası kıllanmıştım.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">o akşam eve geldiğimde anneme söyledim durumu. eşofman var oğlum dedi. spor ayakkabısı da alır baban diyerek ekledi. bu zamana kadar hiç spor ayakkabım olmamıştı bu arada. ertesi günlerde annem eski pijama türünde bir şeyi eşofman olarak bana getirip giydirdi. üstüme olmuş gibiydi ama aynaya baktığımda komik gelmişti. umarım okulda diğer çocuklara da komik gelmez dedim kendi kendime.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">geriye spor ayakkabısı mevzusu kalmıştı.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">babam o gün ve sonrasındaki günlerde işe gidemedi. daha doğrusu iş bulamadı. mesleği boya badana işleriydi. iş bulamadığında keyfi olmaz, susar ve düşünürdü. bu nedenle olması muhtemel ki annem spor ayakkabı konusunu o hafta hiç söyleyemedi.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">sonraki beden dersinde kırmızı naylonlu pijama görüntüsünde eşofman ve altında klasik ucu delikli, yağmurlu havalarda su alan kunduramla hazırdım. hocamız ikinci ders olduğu için kontrol yaptı doğal olarak. benimle birlikte sorumsuz olarak nitelediği birkaç arkadaşımı ayırdı. ders boyunca bahçenin kenarından bekleyecektik. cezamız buydu. suçumuz ise sorumsuz olmaktı. halbuki o arkadaşlar olarak biliyorduk ki suçumuz sorumsuzluk değil garibanlıktı. amma velakin bunu dile getirmek , o yaşlarda bile gururumuza zor geliyordu. bu nedenle hepimiz sustuk. ama ağrıma gitmişti. herkes top oynarken kenarda beklemek.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">o günün akşamında, babam eve geldiğinde spor ayakkabı konusunu ben açtım. babamın yüzü düştü, şekilden şekile girdi. sonra alırız gibi bir şey dedi sanırım. sonraki beden derslerinde kunduralı çocuk sayısı azalmıştı. iki kişi kalmıştık. hocamız güzelce de lafla dövmüştü ikimizi. sorumsuzlar, ayakkabıyı evde unutmak ne demek! kendinizi unutun evde! laflarını bir güzel yiyip bahçenin karşısında foto rıdvan ve süs düğün salonuna bakarak beden dersini geçirdik.</span></span></p><p><span style="background-color: black; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;"><span style="color: white;"><br /></span></span></p><p><span style="background-color: black; color: white;"><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">aslında sıkıntı spor ayakkabımın olmaması değildi. sıkıntı onurumun kırılmasıydı. bu sorunu artık babamla çözmeliydim. nasıl da umrunda olmazdı? o babaydı. alacaktı tabi.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">yine o günün akşamında babama söyledim. yüzü asıldı, gerginleşti. annem araya girerek beden öğretmeninin çok sıkıştırdığını söyledi. babam oflaya poflaya tamam alırız diyerek konuyu kapattı.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">o haftasonu bayağı çok mağaza dolaştık. bir sürü spor ayakkabı beğeniyorum, giyiyorum. çok rahat, yani böyle bir rahatlık yok. ilk defa spor ayakkabım olacak. müthiş bir şey. ama her ayakkabı deneyişim ve bu rahat oldu dememin arkasından başlayan sıkı pazarlıklar bir türlü olumlu sonuçlanmıyor olmalı ki, her mağazadan elimiz boş çıkıyoruz. artık babamın ayakkabı almasından ümidi kesmiş halde ve yorgunluktan bitik haldeyim.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">konya sokağa gidiyoruz babamla. akşamın son demleri. dükkanlar yavaş yavaş kapanmaya başlıyor.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">spor ayakkabısı dolu vitrini olan bir dükkana giriyoruz. ayak numaramı söylüyor ve modellere bakıyoruz. ve işte o muhteşem an geliyor. rs 2 sport, o vahşi endamı ile orada bana bakıyor. tabanlarındaki o değişik desene resmen aşık oluyorum. bir ayakkabı değil sanki benim gözümde bir süper kahramanın en önemli silahı gibi oluyor o anda.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">buna bakalım diyorum tezgahtara. ayağıma uyacak modeli veriyor. hemen bir çırpıda giyip yürüyorum. ama yürümek değil sanki uçuyorum. yere basmıyorum sanki bir başka zeminde belki havada yürüyorum gibime geliyor.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">bunu alalım baba diyorum ama arsızcasına.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">ve her zamanki aşama başlıyor. geniş masasında oturmasından patron olduğunu anladığım şişman orta yaşlı adamla babam pazarlığa giriyorlar.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">rahmetli şu fiyata olmaz mı diye başlıyor her laf arasında. babam konuştukça adamın yüzü asılıyor iyiden iyiye. ne konuştuklarını duyuyorum ama rs2 sport ayakkabının heyecanıyla anlamıyorum da aynı zamanda. önemli olan şey, onların benim olması.</span></span></p><p><span style="background-color: black; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;"><span style="color: white;"><br /></span></span></p><p><span style="background-color: black; color: white;"><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">babam iyiden iyiye ısrar ediyor o esnada. pazarlık kızışmış belli ki. ama bu sefer olacağını hissediyorum sanki. oturduğum yerde ayağımdaki ayakkabılara bakarken beynimden vurulmuşa dönüyorum bir anda.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">"al tamam. lanet olsun"</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">kim dedi bu lafı? kime dedi? anlamaya çalışıyorum bir anda. ayakkabı aklımdan uçup gidiyor bir anda. kafamı kaldırıp ikisine bakıyorum. patron sinirli ve gergin. eliyle kovalar gibi işaret ediyor.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">"al tamam. lanet olsun"</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">babam kıpkırmızı ve gergin. yumrukları sıkılı. bana bakıyor. çıkar oğlum gidiyoruz diyor. bir çırpıda kendi kunduralarımı giyiyorum. babam elimi gayri ihtiyari sıkarak dükkandan çıkıyoruz.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">henüz daha bir kaç adım atmadan tezgahtar arkadan kosarak geliyor. gel bey amca. yanlış anladın sen. hem çocuk da beğenmiş.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">babam bir bana bakıyor bir de dükkana. hala kıpkırmızı hala sinirli. kalsın sağol diyor ama benden tepki bekliyor bir taraftan da. bana bakıyor sürekli. almayalım boşver baba diyorum. elimi sertçe çekerek dükkana giriyoruz tekrar. bir daha dene oğlum diyor. sıkmasın ayağını sonra diyor. biliyor ki sonra ayağımı sıkarsa gelip değiştiremeyeceğiz. yok baba iyi oldu diyorum.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">babam başı önde güya benimle ilgileniyor ve ayakkabı ile. ama aslında başka dünyalarda.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">tezgahtar paket yapıyor hemen ayakkabımı. cebinden çıkardığı parayı masaya koyuyor babam. allah razı olsun. hayırlı işler diyerek dönüyor gerisin geriye. bereket versin diyor şişman patron.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">elimde yeni ayakkabı, yüreğimde yeni hüzünlerle birlikte eve varıyoruz. o kısacık yol, bir anda belki de dünyanın en uzun yolu haline geliyor benim için. babam sinirli, babam gergin, elimi farkında olmadan sıkmasından biliyorum. hiç konuşmuyoruz yol boyu. eve bir kaç yüz metre kaldığında bana dönüp güle güle kullan oğlum diyor. dikkatli kullan eskimesin demeyi de ihmal etmiyor.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">hey rahmetli güzel babam,</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">bilmiyorsun ki o ayakkabı eskimesin diye hiçbir beden dersinde futbol oynamadım.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">üzeri toz olduğunda mahallemizin girişindeki belediye çeşmesinden aldığım suyla ve ellerimle sildim o ayakkabıyı.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">beden dersinde sonra bile eve dönerken hep düz yollardan eve geldim. altı eskimesin diye. taşlı yollarda bile hiç yürümedim babam. eskimemeliydi çünkü.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">çünkü o ayakkabı, senin yüzünün suyunu dökerek aldığın bir ayakkabıydı.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">o ayakkabı senin ve benim garibanlığımızın bir nevi dışa yansımasıydı.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">her ne kadar çok sevmiş olsam da asla o ayakkabıyı kendimin olduğu hissi ile giyemedim. o şişman patronun laneti ile hatırlayarak giydim hep. benim olmayacak kadar değerliydi çünkü.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">ve şimdi her spor ayakkabı alışımda gözümün önüne o rs2 sport gelir. o şişman patron gelir hatırama. muhtemelen ölmüştür o da babam gibi. allah rahmet eylesin yine de bey amca. hem sana hem babama.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">not: iş bu entry, o zamana kadar ekşi sözlük yok olmazsa, yazarın ölmeden önce kendi çocuklarına devredeceği hesabından yazılan bir hatıra niyeti ile yazılmıştır.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">not2: işin ilginç olanı ise bu acı hatırayı akşam akşam oturup yeniden yazmış olmam. sonradan bir de baktım ki, bunu ben daha önceden yazmışım. unutuyor insan demekki. kendini bile unutuyor insan. </span><a class="b" href="https://eksisozluk.com/?q=zaman%c4%b1n+tozu" style="border: 0px; box-sizing: border-box; cursor: pointer; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none; touch-action: manipulation; vertical-align: baseline;">zamanın tozu</a><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;"> kaplıyor üstümüzü azizim.</span></span></p><p><span style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span></p>MATRIXhttp://www.blogger.com/profile/09574693571937350591noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-6471904550588998222023-01-22T00:25:00.006+03:002023-01-22T00:26:35.360+03:00DERİNDEN DERİNDEN<div>kuşlar içimden düşümden uçmuş</div><div>yani derinden derinden</div><div>dostlar kafamdan yaşamdan kaçmış</div><div>yani derinden derinden</div><div><br /></div><div>aşklar savaşlar şiirden çıkmış</div><div>yani derinden derinden</div><div>putlar ikonlar evimde belirmiş</div><div>yani derinden derinden</div><div><br /></div><div>kedişler, köpüşler sokakta yaşarmış</div><div>yani derinden derinden</div><div>kadınlar, çocuklar hayattan göçermiş</div><div>yani derinden derinden</div><div><br /></div><div>adamlar, babamlar ölürmüş derinde</div><div>yani derinden derinden</div><div>insan özünden düşermiş bazen</div><div>yani derinden derinden</div><div><br /></div><div>küçük bir çocukken içim çok sıcaktı</div><div>yani derinden derinden</div><div>allah yukarda ve toprak sıcaktı</div><div>yani derinden derinden</div><div><br /></div><div>dünya dönerdi ya ben de dönerdim</div><div>yani derinden derinden</div><div>annem gülerdi ya ben de gülerdim</div><div>yani derinden derinden</div><div><br /></div><div>bugünlerde ruhumda korkunç bir ur var</div><div>derinlerde sinmiş semirmiş bi' sansar</div><div>sönmüş tükenmişti bitmişti sancak</div><div>yani derinden derinden</div><div><br /></div><div>yüzümde şu nursuz geceyi utandır</div><div>ruhum cevap ver karanlıkta saldır</div><div>manyak bir asi gibi sapla mızrak</div>MATRIXhttp://www.blogger.com/profile/09574693571937350591noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-88317111302521142012023-01-20T21:14:00.001+03:002023-01-20T21:14:16.769+03:00İNSAN DÖNGÜSÜ<p> "Zor zamanlar güçlü insanlar yaratır, </p><p>Güçlü insanlar iyi zamanlar getirir; </p><p>İyi zamanlar zayıf insanlar yaratır, </p><p>Zayıf insanlar zor zamanlar getirir."</p><p><br /></p><p><br /></p><p>Ve bu döngü bu şekilde devam eder gider... </p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-59979957037667757302023-01-20T00:59:00.003+03:002023-01-20T01:18:36.886+03:00HAYAT DEDİĞİN NEDİR Kİ!<p>Hayat dediğin nedir ki?</p><p>Hayat dediğin; ervah-ı ezelden başlar, esasına bakarsan.</p><p>Yaradan kendi ruhundan birer parça üfler insanoğluna,</p><p>İnsanoğluna yaratılanların en şereflisi olma payesini bağışlar</p><p>Gel gör ki insanoğlu ne zaman yasak meyveyi yer,</p><p>İşte o zaman dünyaya düşer. </p><p>Demek ki insanoğlunun bir imtihandan geçmesi lazım gelmiştir.</p><p>İmtihanını tamamlayan insanoğlu, berzah alemine göç eder. </p><p>Ta ki Ahiret suali başlayana kadar...</p><p>Ahiret hesabı görülür,</p><p>Herkes gideceği yere göre ayrılır. </p><p>Gidenler, gidecekleri yere gönderilir. </p><p>İşte bundan sonra başlar dar-ül beka dedikleri esas hayat.</p><p>Koskoca insanlık aleminin başından sonuna özeti budur işte. </p><p>Ervah-ı ezelden gelip dar-ül bekaya giden insanoğlu!</p><p>Hiç düşündün mü ne kadar da kısa bir dünya hayatın var.</p><p>İmtihan dedikleri bir hayat.</p><p>Ama ona rağmen gene de insanın insana zulmü bitmiyor. </p><p>İnsanoğlunun gözündeki perde her nedense kalkmak bilmiyor.</p><p>Bu da imtihanın cilvesi olsa gerektir.</p><p>Hayat dediğin nedir ki insanoğlu?</p><p>Dünyada biriktirdiğin malın/mülkün mü?</p><p>Kazandığın diplomalar, payeler mi?</p><p>Sahibi olduğunu zannettiğin koca koca topraklar/araziler mi?</p><p>Hepsi mi ya da hiçbiri mi?</p><p>Hangisi senin gözünü doyurur insanoğlu?</p><p>Tolstoy'un dediği üzere "İnsan ne ile yaşar ki?"</p><p>Günler gelip geçiyor hızlıca</p><p>Bundan da mı ibret almıyorsun?</p><p>Bir bakıyorsun sabah olmuş, bir de bakmışsın akşam</p><p>Bu da mı sende birşeyleri uyandırmıyor?</p><p>Hayat dediğin şeyin en basiti bir ezanla başlayıp bir sela ile bitmiyor mu?</p><p>O zaman neyin derdindesin ey insanoğlu?</p><p>Hepi topu hayat dediğin nedir ki!!!</p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-10559361181847178932023-01-09T00:16:00.005+03:002023-01-20T00:36:14.569+03:00BİR İTİRAF<p>Sanki bir rüya.</p><p>Ne zaman başladı, bilinmez.</p><p>Ne zaman uyanırım?</p><p>O da meçhul.</p><p>Bir garip diyarda, kör yürüyüşü yapıyorum sanki.</p><p><br /></p><p>İşin en kötü olan yanı ise, kimsenin seni anlayamayacağını bilmek galiba...</p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-46910828368710451142023-01-03T12:18:00.003+03:002023-01-20T01:49:29.661+03:00MAYSA VE BULUT (İLK BÖLÜM)<p>biliyo musun?</p><p>dedem bizim de kırlangıçlara benzediğimizi söyledi.</p><p>vedalaşmak demek bir daha,</p><p>görüşme umudu olmamak demekmiş..</p><p>ama biz gene geleceğiz ki..</p><p><br /></p><p>ben büyüyünce en uzak yerlere göçücem...</p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='423' height='266' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dwXXRJVbw8ryldItNRnmoaMGj7cY_MtGjAj5aTp7i5qH7ACqkrL5m3cwSAtouERTukETl4HNs25cqo' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe></div><br /><p><br /></p><p><br /></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 14.4px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"><span style="background-color: black; color: white;">Göç başlamak üzeredir. Herkes hazırlıklara devam ediyor. Maysa bir otağdan koşarak uzaklaşır.</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 14.4px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"><span style="background-color: black; color: white;">Dede : Maysa ah bu kız</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 14.4px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"><span style="background-color: black; color: white;">Maysa : Sen gelme duman. Maysa koşarken Bulut'a çarpınca; Acelem var Bulut der ve koşmaya devam eder.. </span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 14.4px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"><span style="background-color: black; color: white;">Nine : Perçem, kızım su bakracını yükledin mi eşeğe? </span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 14.4px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"><span style="background-color: black; color: white;">Anne : Yükledim, yükledim ana</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 14.4px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"><span style="background-color: black; color: white;">Baba : Maysa nereye kaçtı yine?</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 14.4px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"><span style="background-color: black; color: white;">Anne : Kim gidecek şimdi onu aramaya, ah bu çocuk</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 14.4px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"><span style="background-color: black; color: white;">Dede : Korkmayın, ben onun nerede olduğunu biliyorum</span></p><p style="box-sizing: border-box; font-family: Roboto, sans-serif; font-size: 14.4px; margin-bottom: 1rem; margin-top: 0px;"><span style="background-color: black; color: white;">Maysa ağacın gövdesine atkısını sarar ve bahar gelene kadar bu seni ısıtır. Bunu bana nenem örmüştü almam deme sakın. Nenem bana gene örer. Kırlangıçlar nerede? Benimle vedalaşmadan mı gittiler? Ama neden? Biliyor musun dedem bizim de kırlangıçlara benzediğimizi söyledi. Vedalaşmak demek bir daha görüşme umudu olmamak demekmiş. Ama biz gene geleceğiz ki. Kınalı sen ne zaman geldin? Ah seni haylaz kaybolacaksın. Yaprakların açar açmaz burada olacağız. Söz, kırlangıçlar ile birlikte... </span></p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-51819180868204672182022-12-14T18:27:00.001+03:002022-12-14T20:49:54.217+03:00Pamuk - Bir Hint Bülbülü Hikâyesi <p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifUnhVJsak-U3pWZK5s1BsUJAapI4KDCk1hOrel5WqWID5O1UYXOKByJ5h83uQsEtJJDmCrVJJPZZQ_dVbeaXbF6_W6KIYZyo2-_gBkX2WZ5Lsg_5H1vW-efUKOV_VJI8FbeYQ9nnY9CGgN61FkG3SeOTDjgMxxTYVSZ30oRvUpbmUrIW0/s1600/IMG-20221214-WA0007.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifUnhVJsak-U3pWZK5s1BsUJAapI4KDCk1hOrel5WqWID5O1UYXOKByJ5h83uQsEtJJDmCrVJJPZZQ_dVbeaXbF6_W6KIYZyo2-_gBkX2WZ5Lsg_5H1vW-efUKOV_VJI8FbeYQ9nnY9CGgN61FkG3SeOTDjgMxxTYVSZ30oRvUpbmUrIW0/s320/IMG-20221214-WA0007.jpg" width="240" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhtuf-1cCEiOxKHSFXlkYzU7_1GKLozXTXIrusrAgT_M4tbCeN96OFX5Kto4Z9MjAG4XvQ7C-UeL6vb5uDv5xxU-HdJTz4qx7-LJLlsmBb7bBDMTpDtZz-8vBEuCBkGMk69LvQXo9egr3Mmwv07M1fqFQs3T1KDMMVT5sKZ6PVTWBwJZWYe/s1600/IMG-20221214-WA0008.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhtuf-1cCEiOxKHSFXlkYzU7_1GKLozXTXIrusrAgT_M4tbCeN96OFX5Kto4Z9MjAG4XvQ7C-UeL6vb5uDv5xxU-HdJTz4qx7-LJLlsmBb7bBDMTpDtZz-8vBEuCBkGMk69LvQXo9egr3Mmwv07M1fqFQs3T1KDMMVT5sKZ6PVTWBwJZWYe/s320/IMG-20221214-WA0008.jpg" width="240" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXKAR-n553plAT05OLoV3atQtzEzIA1DE-aRU6Q3L7hSIEru_SNnu2Su2tO17U-3JeFrWX7J2Er-xTLXcULoHbSNJOLuAoLJMHrUAj_0tOeAV6ew7GMjDtYLT6A2A5drjd_nA-BPLBOktPFWhkMBCiG1c6G1T_u__WufKJ4hYkIfjvtvjt/s1600/IMG-20221214-WA0011.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXKAR-n553plAT05OLoV3atQtzEzIA1DE-aRU6Q3L7hSIEru_SNnu2Su2tO17U-3JeFrWX7J2Er-xTLXcULoHbSNJOLuAoLJMHrUAj_0tOeAV6ew7GMjDtYLT6A2A5drjd_nA-BPLBOktPFWhkMBCiG1c6G1T_u__WufKJ4hYkIfjvtvjt/s320/IMG-20221214-WA0011.jpg" width="240" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy8_vkD_JE0Ug6Lc_qr9lhZLfaUg4EhYzvQVSRNfdBv8_AS86t-4XmqhaIFnyecIP8U07Iy1ZYsiSd8P0TsZWlVEa5JacrnU8gr4nhIXpvhjUPrFSZkUycm2toyQWFzFfMRJojni2ulfUVjaCZBCYIN6boXtg_yIbsDGqaElTYQQr9TSV1/s1599/IMG-20221214-WA0012.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1599" data-original-width="899" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy8_vkD_JE0Ug6Lc_qr9lhZLfaUg4EhYzvQVSRNfdBv8_AS86t-4XmqhaIFnyecIP8U07Iy1ZYsiSd8P0TsZWlVEa5JacrnU8gr4nhIXpvhjUPrFSZkUycm2toyQWFzFfMRJojni2ulfUVjaCZBCYIN6boXtg_yIbsDGqaElTYQQr9TSV1/s320/IMG-20221214-WA0012.jpg" width="180" /></a></div><div><br /></div><div><br /></div><div><div>Bir kış gününde nöbetteyken misafir oldun odama.</div><div>Hava soğuk ve yağışlıydı. Öte yandan da güneş açmıştı. Muhtemelen açık olan pencereden girmiştin içeriye. </div><div>Dinlenme odamızın kanepesinin üstüne tünemiştin. </div><div>Masum ve garip garip, bir o kadar da korkmuş bakıyordun etrafa. </div><div>Yaklaşsam bile kaçacak ya dermanın yoktu ya da isteğin. Bir iki ufak kanat çırpması ve kaçış denemesinden sonra sana uygun ufak bir kutuya koymuştum. </div><div>Kim bilir kimin evinden kaçıp gelmiştin yanıma. </div><div>Gerçi en yakın ev bile nerden baksan 1 km mesafedeydi. </div><div>O kadar mesafeyi uçup gelmen imkansız gibi gelmişti. </div><div>Bilemedim nasıl ve nereden geldiğini. </div><div>Çok da üstünde durmadım esasında. </div><div>En nihayetinde Yaradanın hediyesidir dedik senden için. </div><div>Adını kızım Elif Sude koydu. </div><div>Pamuk olsun dedi, tıpkı tüylerin gibi bembeyaz ve tertemiz. </div><div>Yanıma geldiğinde belki yavruydun. </div><div>Miniciktin. Uçmayı bile beceremiyordun.</div><div>Evime getirdiğimde bile ürkektin. </div><div>Belki bizden ürküyordun,</div><div>Belki de yabancısı olduğun bu hayattan. </div><div>Sarı bir kafes aldık sana. </div><div>Yem aldık, su koyduk. </div><div>Zamanla alışmaya başladın bize. </div><div>Ve Ailenin her bir bireyine. </div><div>Oğlum büyümeye başladığında hep seni korkutup seninle oynamaya can atardı. </div><div>İlk zamanlarki o ilk ötüşlerin çok komik gelirdi bana. </div><div>Korna gibi değişik bir ötüşün vardı pamuk, belki de düdük gibi. </div><div>Ama o narin sesine ve cıvıl cıvıl ötüşüne çok çabuk alıştık. </div><div>Sen evin maskotuydun pamuk. </div><div>Eve girdiğimizde senin ötüşün duyuluyorsa içimiz kıpır kıpır olur ve neşelenirdik. </div><div>Kimi zaman seninle konuşur sohbet ederdik. </div><div>Nasıl da geçti 4 sene değil mi pamuk? </div><div>Çok da büyümedin aslında. </div><div>Hayatın demir tellerden ibaret bir kafes olmamalıydı. Özgürce uçmak, dilediğin gibi dolaşmak senin de hakkın olmalıydı. </div><div>Ama kıyamadım seni dışarı bırakmaya, </div><div>Ya da ne olduğu belli olmayan bir evcil hayvan dükkanına. </div><div>Zaman içerisinde bir eş bulalım istedim sana. </div><div>Belki neşen daha iyi olur diye düşünerek. </div><div>Ama buna fırsat bulamadık bir türlü.</div><div>Hayatın koşturmacasına kapılıp gidiyoruz be Pamuk. Çok görme bize bu unutkanlığı.</div><div>Bu da bizim sana ayıbımız oldu pamuk. </div><div>Sen bir hayvandan ziyade, ailenin bir bireyi gibi oldun. </div><div>Kaç yıl neşemize, kederimize ortak oldun. </div><div>Sen o kafesin içindeki minik bedende çarpan minik bir yürektin bizim için. </div><div>Arada bir elime aldığım nadir zamanlarda o minicik yüreğinin kocaman kocaman çarpışını hiç unutmayacağım. </div><div>Yaz gelip te güneşli havalarda keyifle şakımandan daha güzel bir şey varmıydı acaba.</div><div>Sana iyi bakabildik mi bilemiyorum. </div><div>Ama elimizden geleni yaptığımıza inanıyorum pamuk. </div><div>Keşke sana daha iyi bakabilseydik diyorum şimdi. </div><div>Ama öte yandan ne kadar iyi bakarsak bakalım, hiç bir şey ecele mani değil ki! </div><div>Zamanı gelen gider. </div><div>Öyle değil mi Pamuk? </div><div>Öyle değil mi ey tüm gidenler? </div><div>Belli ki senin de bu dünyada zamanın doldu. Kızımın son çektiği videosuna bakıyorum da içim sızlıyor öylesine. </div><div>Minicik bir kuş olmana rağmen, bizde büyük bir yerin varmış. Şimdi daha iyi anlıyorum. </div><div>Bir Mart ayında geldin yanıma ve bir Aralık ayında bıraktın bizi. Gittiğin diyarlarda özgürce kanat çırparak mutlu olduğunu hayal ediyorum da içim neşeyle doluyor. O korna gibi düdük gibi ötüşün, keyifli anlarında bülbül gibi şakıyışın kulaklarımdan hiç silinmeyecek. </div><div><br /></div><div><br /></div></div><p></p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-90118990874394818182022-09-13T14:03:00.001+03:002022-09-13T14:03:05.991+03:00GÜZEL GÜNLERİN GÜN GEÇTİKÇE BULANIKLAŞMASI<p> güzel günler deriz ya hep. </p><p><br /></p><p>nedir o güzel günler? </p><p><br /></p><p>güzel günler; hepimizin çocukken yaşadığı, en ufacık, minmacık sevgi kırıntıları dahi olsa akılda yer eden günlerdi. </p><p><br /></p><p>... ve sonra birdenbire büyüdük. zaman hiç geçmeyecek gibi düşünürken, zamanın yavaşlığından sıkılıp şikayet ederken bir de baktık ki zaman; görünmez kollarıyla sımsıkı sarmıştı etrafımızı. </p><p><br /></p><p>önceden her gün aynaya bakıp neden uzamıyor diye hayıflandığımız sakallarımız, şimdi göz açıp kapayıncaya kadar uzayıp gidiyor. nasıl ya diyoruz! daha dün traş olmuştum diye korkuyoruz zamandan. </p><p><br /></p><p>18 yaşıma gelsem de bir ehliyet alsam denilen günler geride kaldı. şimdi araba sürmekten bıkıyoruz. boşuna mı her yer otomatik vites araçla dolu. </p><p><br /></p><p><br /></p><p>önceden birşeyden mutsuz olsak , üzülsek yanına gidince bizi teselli edecek birini bulurduk. adı belki anne olurdu, belki baba. belki de mahalledeki tonton bakkal amca. </p><p><br /></p><p>şimdilerde mutsuz olunca ise zamanın tozlarının kapladığı eski güzel günleri ısıtıp ısıtıp yiyoruz. </p><p><br /></p><p>ama yıllar geçtikçe, o güzel günler bile bulanıklaşıyor. sanki sen yaşamamışsın da bir başkasının hatıraları gibi gelmeye başlıyor. her gün biraz daha azını hatırlayabiliyorsun. çünkü zamanın tozları gittikçe silinmez bir hal almaya başlıyor. </p><p><br /></p><p>sonra diyorsun ki ben bugünü yaşayan ben miyim? </p><p>yoksa o çok eski günlerdeki temiz saf kalpli minik çocuk muyum? </p><p>hangisi benim? hangisi gerçekten ben? </p><p><br /></p><p>... ve yeteri kadar uzun bir zaman geçtikten sonra dönüp bir daha bakıyorsun eski günlerden kalanlara. sarılıp teselli bulmak için. </p><p><br /></p><p>eski, tozlu ve kırık bir camın arkasından bakar gibi busbulanık bir hale geliyor herşey. önceden her anını hatırladığın bir güzel yaşanmışlıktan şimdi sadece kırık camdan bakılan bir kare kalıyor. belki o bile kalmıyor. </p><p><br /></p><p>zaman öğütüyor hepimizi, görünmez dişlilerin arasında. </p><p> kimiz biz? </p><p>bugünü yaşayan yıpranmış ve yorgun bir yürek mi yoksa yıllar önceki o masum çocuk mu?</p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-88725491021721019832022-08-28T02:36:00.002+03:002022-08-28T02:36:58.269+03:00ANLATABİLMEK ANLAYABİLMEK<p>Birşeyleri anlatabilmek ne kadar zor. </p><p>Birşeyleri anlayabilmek de öyle. </p><p>Yoksa neden karşındaki insan seni anlamasın? </p><p>Beni benden daha iyi anlayacak birini istemiştim. </p><p>Ama gel gör ki yıllar sonrasında geldiğim noktada elde kalan kocaman bir sıfır. </p><p>Neden böyle oluyor anlayamıyorum. </p><p>Keşke diyorum kocaman keşkelet sarıyor etrafımı.</p><p>Neden böyle diyorum? </p><p>Kocaman bir sessizlik. </p><p>Ben bir savaşın tarafı değildim. Hiç de olmadım. </p><p>Ama hep taraf görülsün. </p><p>Yoruldum artık hayat. </p><p>Yaşamaktan mı? </p><p>Yaşayamamaktan mı? </p><p>En basit bir derdini bile anlatamamaktan mı?</p><p>Hangisi dersin bilemem. Seç birini öyle olsun. </p><p><br /></p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-63041521977842037062022-07-14T01:46:00.003+03:002022-07-14T01:46:45.021+03:00KALBURLA GÜNEŞ TOPLAYAN ADAMIN HİKAYESİ<p><span style="background-color: black; color: white;"> </span></p><blockquote style="border: none; margin: 0 0 0 40px; padding: 0px;"><p><span style="background-color: black; color: white;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="background-color: black; color: white;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/ofGrfKGBQDc" width="511" youtube-src-id="ofGrfKGBQDc"></iframe></span></div><p></p></blockquote><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><blockquote style="border: none; margin: 0 0 0 40px; padding: 0px;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/uPGRoW3TCSA" width="511" youtube-src-id="uPGRoW3TCSA"></iframe></div></blockquote></div><blockquote style="border: none; margin: 0 0 0 40px; padding: 0px;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/QdhM5F-yy_w" width="510" youtube-src-id="QdhM5F-yy_w"></iframe></div></div></blockquote><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /><p> </p></div><br /><p> </p><p> </p><p><span style="background-color: black; color: white;"><br /></span></p><p><span style="background-color: black; color: white;"><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">trt'nin fenomen olan gönül dağı dizisinin uzun soluklu ilk filmi olan gönül dağı kurban filminde de işlenmiş olan hikayedir. anlatılagelen şekliyle hikayenin orijinali şu şekilde geçmektedir:</span></span></p><span style="background-color: black; color: white;"><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">osmanlı’nın bulgaristan’da hakimiyetini sürdürdüğü son dönemler olan 1800’lü yıllarda geçen hikayeye göre; o dönem osmanlı toprağı olan bulgaristan’ın tırnova (tırnovo) şehrinde yaşayan bir aile vardır. dizide geçen kalburla güneş toplayan adamın gerçek hikayesi de işte burada yaşanmıştır.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">denen odur ki; mehmet ve fatme, tırnova şehrinin kırsal kesimlerinde çiftçilik yapmakta olan müslüman bir ailedir. evliliklerinin üzerinden 10 yıl geçmiş ama halen çocukları olmamıştır. mehmet ve fatme birbirlerini o kadar çok sevmişlerdir ki, hikayelerde anlatılan aşklar bu ikisi için basit kalabilecek bir seviyededir.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">fakat fatme’nin o dönemlerde çaresi olmayan bir hastalığa yakalanması ile bu büyük aşk gölgelenmiş, mehmet ile fatme’nin sevgilerini doya doya yaşamalarına fırsat kalmamıştır.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">o bölgede yaşayan herkes neredeyse istisnasız bu hikayeyi dedelerinden ve ninelerinden dinlemişlerdir.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">birbirlerini büyük bir aşkla seven mehmet ve fatme’nin imtihanı da çok büyük olmuştur. fatme evliliklerinin onuncu yılında yakalandığı hastalığından ötürü iki gözünü de kaybetmiştir.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">mehmet onun gözlerini açtırabilmek için her yolu denemiş hatta elinde ne var ne yoksa bu uğurda satarak harcamıştır. gitmediği doktor, çalmadığı şifacı kapısı kalmamıştır, ama olumlu bir sonuç alamamışlardır.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">mehmet ise fatme’sini kurtarmak için ellerinde avuçlarında olan her şeyi satar ve o dönem osmanlı’nın başkenti olan istanbul’a büyük hekimlere götürmek için yola revan olurlar. istanbul’un hekimlerinin karısının gözlerini açacağı umuduyla yola çıkarken ise başına geleceklerden habersizdir.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">mehmet ve fatme’nin istanbul yolculuğu tam bir yıl sürer. gitmedik doktor, uygulanmadık şifacı ilacı bırakmazlar. ellerinde avuçlarında olanı tüketince de gerisin geriye memleketleri tırnova’ya dönmeye karar verirler.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">o dönem şartlarında yolculuk yapmak hiç kolay değildir. istanbul tırnova arası yaklaşık 500 km’dir. yola çıktıktan kısa bir süre sonra ise fatme’nin rahatsızlığı iyice artar ve artık onun için yaşadığı sancılar dayanılmaz hal almaya başlamıştır.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">fatme yolculuğun sonuna doğru çok sevdiği eşi mehmet’in kolları arasında hayata gözlerini yumar. o an her şeyini kaybeden mehmet ise eşine tekrar güneşi gösteremediği, o güzel gözlerine bakamadığı için suçlu hisseder kendisini.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">mehmet ve fatme’nin beraber yolculuk yaptığı kafile, tırnova’ya yakın bir yerde mola verir mecburen. vefat eden fatme’yi defin ederler oraya. yıkanır, kefenlenir ve bir kabre konulur. aslında fatme ile beraber mehmet’ de o kabre konulmuştur. ölmeden mezara girmiştir artık mehmet de.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">kafile tüm uğraşlara rağmen mehmet’i kabrin başından ayırmayı başaramazlar. mehmet’i kabrin başında bırakıp yollarına devam etmek zorunda kalırlar.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">mehmet ise eşi fatme’nin kabrinin yanına bir kabir daha kazar ve o kabirde yatmaya başlar. eşinin ebedi aleme göçüşünden sonra onun için artık hayatın bir anlamı kalmamıştır. bir süre sonra taşlardan ve ağaç parçalarından bir baraka yapar ve orada yaşamaya başlar.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">işte diziye de konu olan bölüm bundan sonra başlar.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">bir gün bir yolcu grubu şehre uğrar. uzaklardan gelen bu yolcu grubu yolda gördükleri bir olayı anlattıklarında kimse buna inanamaz.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">yolcu grubunun anlattığı adam, hasta karısı ile birlikte yıllar önce şehirden ayrılan mehmet’tir. şehirden hemen birkaç atlı tarif edilen yere varırlar. gittiklerinde de gerçekten o adamın mehmet olduğunu görürler ve uzaktan onu izlemeye başlarlar.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">adam elinde bir kalburla yıkık dökük bir kulübeye güneş taşımaya çalışmaktadır. adamı kısa bir süre izleyenler sonrasında yanına giderler, ama adam hiç birisini tanımaz. adam için her şey silinmiştir, zaman donmuştur. kulübenin içine baktıklarında biri dolu diğeri boş iki kabir görürler. boş olanı kendisi için hazırladığı her halinden bellidir.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">şehre dönmek için ikna etmeye çalışsalar da, mehmet dönmeyi kabul etmez. “tuttum seni, attım içeri, tuttum seni attım içeri…” sözünden başka bir şey söylemez. gelenlere göre adam aklını yitirmiştir. ama adamın tüm dünya hırkalarını çıkarıp derviş olduğunu kimse düşünmez.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">kalburla güneş toplayan bu meczup adamın köylüleri elleri boş geri dönerler, ancak aralarında da karar verirler. her hafta bir kişi bu adama azık götürecektir. bu sayede her hafta adama bir kişi yemek götürmeye başlar.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">adam azığı getiren herkese tek bir soru sorar.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">”bu azığı kim gönderdi?”</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">karşısında ki kişi, azığı getiren bir isim yani ali, ahmet gibi isimler söylerse bu azığı kabul etmez geri gönderir.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">bir gün kalburla güneş toplayan adamın azığını, köyün imamı götürmeye karar verir ve o gün adamla alakalı tüm gerçeklik ortaya çıkar.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">imam efendi adamın yanına vardığında adam yine kalburla güneş toplamaktadır, ‘tuttum seni attım içeri’ diye diye. selam verir ve azık getirdiğini söyler.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">meczup adam diğerlerine sorduğu soruyu bu sefer imama sorar ve “bu azığı kim gönderdi?” der.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">imam efendi “allah! senin, benim dahi her şeyin sahibi olan allah gönderdi” der.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">adam anca şimdi kabul eder azığı. imam da şehre döndüğünde yaşadıklarını tüm ahaliye olduğu gibi anlatır. adama bir daha gideceklerin de vermesi gereken cevap ise artık bellidir. ama insanların gözünde artık o bir deli değil velidir.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">bir süre bu şekilde devam eder ve şehirden her hafta bir kişi meczup adama azık götürür. sıra yine imama geldiğinde imam azığını alır ve yola koyulur. kulübeye geldiğinde ise kalburla güneş toplayan adam kulübenin önünde yoktur.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">çevreye bakar ve dervişi arasa da bulamaz ve kulübeye girer. hani kulübenin içinde biri boş diğeri dolu iki kabir vardı ya artı o boş kabir de dolmuştur. derviş ruhunu hakka teslim etmiş, çok sevdiğine kavuşmuştur.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">aşk nedir deseler, adanmışlık nedir deseler söylenecek ve örnek verilebilecek hikayelerden birisi de budur.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">aşk için ölmeli,</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span style="font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;">aşk, o zaman aşk...</span></span><div><span style="color: white; font-family: Source Sans Pro, sans-serif;"><br /></span></div><div><br /></div><div><br /></div><div><br /></div><div><br /></div><div><br /></div><div><br /></div><div><br /></div><div><br /></div>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-12047859007529112972022-07-14T00:31:00.004+03:002022-07-14T00:31:31.347+03:00TESADÜFİ BİR YAZI<p>Sıkkın ve rüzgarın yıllık izne çıktığı bir yaz akşamında, internette öylesine sörf yaparken denk geldiğim bir yazıyı paylaşmak istedim. Yazı, sanırım sandaletli seyyah internet sitesinin hakkımda bölümünde yer alıyor. Net, çarpıcı ve bir o kadar yalın bir şekilde hayatı çok güzel özetlemiş. </p><p><span style="background-color: white; color: #222222; font-family: arial; font-size: 13px;">"Hayat sanki bir deniz, biz de suyun üzerinde ilerliyoruz. İlk zamanlarda, çocuklukta falan, deniz çok dalgalı, sen ise sanki ufak bir salın üzerinde çırpınıyor, bir an önce hızlı hızlı gitmek istiyor, ancak pek fazla yol alamıyorsun. Zaman geçtikçe teknen büyüyor, kalitesi ve hızı artıyor, ancak senin hızlı gitme isteğin git gide azalıyor.Yavaş yavaş tadını çıkararak gitmek, etrafı seyretmek istiyorsun. Ancak çocuklukta hızlı gitmek ne kadar zorsa, yaşlandıkça yavaşlamak da o denli zorlaşıyor. Bütün motorlarını istop etsen bile artık kocaman bir gemi olmuş olan aracın çarşaf gibi denizin üzerinde hızla ve sessizce kayıyor. Sen ise güverteden geminin pruvasının yardığı suların iki yana doğru açılarak uzaklaşmasını ve ufukta beliren karşı kıyının hızla yaklaşmasını hüzünle izliyorsun."</span></p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-58174124503616855232022-06-14T00:52:00.002+03:002022-06-14T00:54:03.117+03:00ANLATAMADIKLARIM<p>Hayatım boyunca kimseye bir şey anlatamadım. </p><p>Hep bir anlayanım olsun istemiştim. </p><p>Beni benden bile iyi anlayan. </p><p>Bilemiyorum anlaşılmak neden bu kadar önemlidir. </p><p>Ama içimde bir yerlerde buna önem veren biri var sanıyorum ki. </p><p>Ama ne anlatabildim, ne de anlaşılabildim. </p><p>Bu da bu hayatın bana bir çelmesi olsa gerek. </p><p>Oysaki ne kadar önemli, birinin seni anlaması. </p><p>Şimdi şimdi anlıyorum ki herkes kendi derdinde. </p><p>Kimsenin kimseyi anlama gibi bir derdi de yok. </p><p>Yalnız gelip ve yine yalnız gidiyoruz bu hayattan. </p><p>Bakalım ne zaman gelip geçecek ömür dedikleri....</p><p>Suya yazı yazmak gibi bir şey belki de bu blogta yazdığım şeyler. </p><p>Rastgele birine denk gelip okusa bile ne kadar umrunda olurdu ki?</p><p>Demek ki kalabalık içinde yalnız olmak böyle bir şey...</p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-30046022604309086412022-06-14T00:29:00.004+03:002022-06-14T00:29:27.582+03:00Zaman <p> Vakit varken tomurcukları topla.</p><p>Zaman hâlâ uçup gidiyor,</p><p>Ve bugün gülümseyen bu çiçek,</p><p>Yarın ölüyor olabilir...</p><p><br /></p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-88363926205023040662022-04-19T20:34:00.004+03:002022-04-19T22:14:44.050+03:00AĞLAYAN BALIK<p>Ağlayan balık gibiyim akıp giden hayatın içinde. </p><p>Ne gözyaşımı gören oldu bu zamana kadar,</p><p>Ne de derdin nedir diye bir soran. </p><p>İşi düşenin aklına gelen biriyim, o kadar</p><p><br /></p><p>Sitemim kimseye değil, sadece Yaradana </p><p>Etrafım kalabalıklarla doluyken,</p><p>Nedir bu benim yalnızlığım?</p><p>Nedir bu dinmez hüznüm, bitmez kederim?</p><p>Bu mudur benim hayattaki lanetim? </p><p><br /></p><p>Bir garip diyarda karanlıklar içinde, </p><p>Yalnız bir yolcuyum. </p><p>Ne bir iz soracak kimse var ne de yol </p><p>Issız bir diyarın garip yolcusuyum.</p><p><br /></p><p>İnsan yalnız doğar,</p><p>Yalnız yaşar ve en nihayetinde</p><p>Yalnız ölür. </p><p><br /></p><p>Aslında bildiğim</p><p>Ama pek de umursadığım bir şey değildi bu. </p><p>Ama zamanın tozları serpildikçe üstüme,</p><p>Daha iyi tecrübe eder oldum bunu.</p><p><br /></p><p>Gariptir insanoğlu, </p><p>Bir bilinmezde yaşar gider de anlayamaz, </p><p>Nereden gelip te nereye gittiğini</p><p><br /></p><p><br /></p><p>Bir umarsız koşturmaca içinde gelir ve de </p><p>Yine aynı şekilde göçer gider bu dünyadan. </p><p>Ne yaşadığını anlar, ne yaşamadığını...</p><p>Keşkelerle pişmanlıkların sırt sırta verdiği bir yolda gelip geçer ansızın. </p><p><br /></p><p>Bir değişik yalnızdır insanoğlu.</p><p>Ne hayvanın dilinden anlar ne doğanın </p><p>Yanında duran kendi cinsini bile anlayamaz ki heyhât </p><p>Bir garip karmaşadadır insanoğlu...</p><p><br /></p><p>Dünyaya gözünü açınca başlar aslında herşey. </p><p>Dört bir yanını telâşe sarar bir anda insanın. </p><p>Hep bir şeylere, bir yerlere yetişmek zorundadır. </p><p>Sanır ki "o" olmasa olmayacaktır hiçbir şey. </p><p>Varlığı olmasa birşeyler eksik kalacaktır zanneder. </p><p><br /></p><p>Hâlbuki bilmez ki bu kervanın başı değildir. </p><p>Bir garip yolcusudur sadece. </p><p>Ne kervana yön verebilir, ne de durdurabilir. </p><p>Sadece hiç bir şey yapamadan izleyebilir. </p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-59001163855045178622021-10-18T22:23:00.000+03:002021-10-18T22:23:08.181+03:00ANLATAMAMAK<p> Anlatamıyorum...</p><p>Bilemiyorum nerede yanlış yapıyorum. </p><p>Herşey, her çaba boşa gidiyor.</p><p>Elden gelen bir şey yok.</p><p>Anlaşılamamak kadar kötü bir şey yok sanırım. </p><p>İnsanın lafı sözü değil icraatı görülmelidir derler. </p><p>Ama hep lafım sözüm görülür ne hikmetse.</p><p>İcraatımı kimse görmez, Yaradan dışında...</p><p>Bu çabalar ne için, kimin için?</p><p>Bunu anlatamamak çok zor...</p><p>Yüreğimi yoruyor, benliğimi yoruyor. </p><p>Ruhumda çıkmayan bir ökse gibi yapışıp kalıyor. </p><p>Keşke beni bir anlayan olsaydı...</p><p>Blogumdan geleceğe bir iz kalacak bu yazılar.</p><p>Okuyan kim bilir neler düşünecek, neler hissedecek. </p><p>Keşke kalbimi yarıp gösterebilseydim. </p><p>Belki o zaman bana inanırlardı. </p><p>Olsun gene sıkıntı yok.</p><p>Allah biliyor ya...</p><p>Gerisi teferruat. </p><p><br /></p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-80854473698913753712021-08-10T21:47:00.002+03:002021-08-10T21:47:59.333+03:00BABAM<p> Sensiz geçen 22 yıl olmuş babam. </p><p>Nöbetçiyim. </p><p>Bir elimde çay, bir elimde sigara içerken; İtfaiye meydanına doğru bakıp dururken aklıma sen geliverdin. </p><p>Ortaokula giderken itfaiye meydanından aldığımız çalışma masası aklıma geldi. </p><p>Nasıl zor almıştık hatırlarsın belki.</p><p>Okumasın bu çocuklar demiştin. </p><p>İçten içe hayatın zorluğuna sinirliydin aslında. </p><p>Ailene karşı değildi bu sinir ve bıkkınlık. </p><p>Yorgundun. </p><p>Belki hayatın, </p><p>Belki yaşanmışlıkların...</p><p>Bir dem bile bizi kırmadın. </p><p>Bağırdın, çağırdın belki ama....</p><p>Bizi asla kırmadın. </p><p>Senin kızmandan hep çok korktum. </p><p>Seni üzüyor olmaktan dolayıydı bu korkumun nedeni. </p><p>Yoksa senden ciddi manada korkmak değildi aslında. </p><p>Annemi üzmekten nedendir bilmem çok korkmadım. </p><p>Annem belki senin kadar içinde yaşayan bir insan değildi. Kimbilir belki bu yüzden. </p><p>İkinizi de çok sevdim baba.</p><p>Annemi de seni de.</p><p>Hacı Bayram Mahallesinin o kuytu karanlıklarında ne güzel günlerimiz geçmişti. </p><p>Hatıralar hayal oldu şimdi. </p><p>Bahçemizin Altındağ tarafına bakan yamacında durur, Altındağ kayalıklarına bakar ve kendi kendime şunu düşünürdüm. </p><p>Babam işte orada çalışıyor derdim.</p><p>Akşam olunca gelecek. </p><p>Ve evet her akşam yorgun argın olsan da mutlu bir şekilde gelirdin eve canım babam. </p><p>Evde bir şenlik havası. </p><p>Sen yorgun olduğun zaman daha mutlu olurdun babam. </p><p>Sebebini o çocuk yaşımda çözemezdim bir türlü. </p><p>Ama şimdi şimdi anlıyorum bunu. </p><p>Yorgun olmak demek çalışıp ekmek parası kazanmış olmak demekti. </p><p>Yorgun olmak ailenin ihtiyaçlarına cevap verecek gücü kazanmış olmak demekti. </p><p>İşte tam da bu yüzden, yorgunsan mutluydun babam.</p><p>Senin yorgunluklarını hep çok sevdim. </p><p>Ben seni çok sevdim. </p><p>Annemi, kardeşlerimi hep çok sevdim. </p><p>Güzel bir aile olduk babam. </p><p>Hep yüreğimdesin...</p><p>Bitmemiş bir romanın kahramanı gibi gönlümde....</p><p><br /></p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-55623800837967293332021-04-06T23:40:00.001+03:002021-04-06T23:41:25.816+03:00YALNIZLIK VE YAŞAMAK<p><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">bilmecemsi bir </span><a class="b" href="https://eksisozluk.com/?q=zen+hikayesi" style="background-color: #eeeeee; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #53a245; cursor: pointer; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none; touch-action: manipulation; vertical-align: baseline;">zen hikayesi</a><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;"> anlatılır: ormanda bir ağaç tek başına gürültüyle yıkıldı. ama kimse onun sesini duymadı. o ağaç gerçekten yıkıldı mı?</span></p><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">önemli bir soru.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">max brod, kafka'ya sadık kalsaydı ve "ben öldükten sonra bunları yakmalısın" diyen en yakın arkadaşı kafka'yı dinleseydi kafka yazmış olur muydu?</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><a class="url" href="https://i.imgyukle.com/2019/10/19/EgOJB0.jpg" rel="nofollow noopener" style="background-color: #eeeeee; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #53a245; cursor: pointer; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none; touch-action: manipulation; vertical-align: baseline;" target="_blank" title="https://i.imgyukle.com/2019/10/19/EgOJB0.jpg">bu</a><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;"> fotoğrafa dikkatle bakalım. bir yalnızlık haberinin öznesi iki insan var bu fotoğrafta.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">üç dört sene öncesinden bir haber </span><a class="url" href="https://www.bundlehaber.com/detay/b3ffe8a9-40b9-41b3-8f96-55b822b0c8fa" rel="nofollow noopener" style="background-color: #eeeeee; border: 0px; box-sizing: border-box; color: #53a245; cursor: pointer; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px; font-stretch: inherit; font-variant-east-asian: inherit; font-variant-numeric: inherit; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none; touch-action: manipulation; vertical-align: baseline;" target="_blank" title="https://www.bundlehaber.com/detay/b3ffe8a9-40b9-41b3-8f96-55b822b0c8fa">bu</a><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">aylardır kendileriyle hiç kimsenin konuşmadığı seksen yaşlarında bir italyan çift, sonunda bir akşam yalnızlıktan bunalıp hüngür hüngür ağlamaya başlıyor. yaşlı çiftin sesini duyanlar, şiddete maruz kaldıklarını düşünerek polisi arıyorlar. gelen polislere "çok yalnızız, bizimle aylardır hiç kimse konuşmadı" deyip hallerinden şikayette bulunuyorlar. polis onların evine gelip spagetti pişiriyor, beraber yiyorlar.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">eğer bizim hikayemizi işitecek bir kulak, işitecek bir kalp olmazsa, varlığımızı teyit edecek bir öteki olmazsa bir anlamda yokuz demektir.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">yokuz demektir! yokuz!</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">bazen insan yazısını okuyacak bir insan arar. bazen bir akşamüzeri balkonda bir satranç maçı yapacağı birisini arar. ona anlattığı hikayelerin yansımalarını izleyeceği bir öteki yüz...</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">ali ural yazdığı bir mektubun son cümlesinde dostuna şöyle soruyor:</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">"kitabımı okudun mu?"</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">çok önemli bir soru.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">çok çok önemli.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">bir hikaye anlatırız. bir hikaye yazarız. yazarız çünkü hikayemizi işitecek bir kulak ararız.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">- kitabımı okudun mu?</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">- ...</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">işte böyle. ve sesi bir boşlukla yankılanan şair bir şiirle dile getirir yıkılan ağacını.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">"yıkılan ağacını!"</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">bunun içindir ki şair valery böyle anlatmıştır şu dizesinde yalnızlığını:</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">"rüzgar uyandı... artık yaşama zamanıdır. kitabımı bir geniş meltem açıp kapatır."</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">"dört mevsimde de hafif bir rüzgar sakinleştirir kalbi."</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">demek valery "kitabı mı okudun mu?" diye soracak kimse bulamamış hayatında. demek hafif bir rüzgar sakinleştirmiş dört mevsiminde de kendisini. demek kitabını bir rüzgar açıp kapatmış.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">çok acı bir gerçektir şu:</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">bir hikaye anlattığımız zaman kendimizi seyredeceğimiz başka bir yüz bulabiliyorsak varız!</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">aslında bi şeyi itiraf edeyim: bazen ilgi çekmeye çalışıyorum. tabi ki ilgi çekmeye çalışıyorum! siz bakmayın ilgi çekmeye çalışmıyormuş gibi görünmeye uğraşanlara. hepimiz bir hikaye anlattığımızda karşımızdaki insanın yüzünde kendimizi seyretmek isteriz. esasında bunu söyleyenin kendisi de "ben de buradayım" deme çabasındadır. zaten hayat bir "ben de buradayım" deme ve sesini duyurma çabasından başka nedir ki? yaşamamız bir anlamda kocaman bir "beni dinleyin" cümlesi değil midir? hepimiz hayatın bizi dinlemesini istemiyor muyuz? daima onun dikkatini çekmeye, kendimizi ona kabul ettirmeye çalışmıyor muyuz? kendimizi ona dinletemediğimizde sıkılmıyor muyuz? üzülmüyor muyuz?</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">birçok ihtiyaç sahibi yalnız var. birçok derdini anlatamayan insan var. muhtaç insan diyoruz ya aslında hepimiz hayat boyu muhtacız. insan yüzüne muhtacız. her birimiz başkasının yüzünde kendimizi seyrettiğimiz zaman varız. anlattığımız hikayeleriz. insan sesini bir insanın duymasını ister. kendi varlığını birileri duysun ister. işitilmek ister. var olmamızın yegane temeli bir insan yüzünden geçiyor. hepimiz aslında kendimizi hikaye etmek ve işitilmek için yaşıyoruz.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">bir şair, supervielle!</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">bir şiirine şöyle başlamış:</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">"kendini bildi bileli</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">mum ışığında okumaktı bütün zevki</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">sonra da ellerini ikide bir</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">alevin üstünde gezdirirdi.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">emin olmak için</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">yaşadığına..."</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">düşünsenize, başkasının yüzünde kendisini okuyamadığı için midir bilinmez, artık kendi varlığından, yaşadığından emin olmak için ellerini alevin üzerinde gezdirip acı duyup duymadığını yokluyor. ali ural da bir dostuna şöyle soruyor: " bir şairin yaşadığını anlaması için acı duyması şart mı sevgili dost?</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">peki ben de size soruyorum:</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">belli ki bir öteki yok o şairin hayatında. çektiği acıdan varlığını anlıyor.</span><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><br style="background-color: #eeeeee; box-sizing: border-box; color: #333333; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">peki ya kendi varlığını ayrımsayabileceği o mumun minik alevi de yoksa?</span><div><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;"><br /></span></div><div><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;"><br /></span></div><div><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;"><br /></span></div><div><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="background-color: #eeeeee; color: #333333; font-size: 16px;">Alıntıdır.</span></div>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-31971397418474963472021-03-18T22:35:00.005+03:002021-03-18T22:36:50.576+03:00SERZENİŞ<p><span style="background-color: black; color: white;"> <span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">"iyi oldu, artık mektup yazmayacağını söylemen. mektup beklemek, bilsen öyle zor ve öyle güzel ki..."</span></span></p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-2781466708735459742021-03-18T22:24:00.002+03:002021-03-18T22:25:28.117+03:00KİM BİLİR NEREDEDİR ŞİMDİ O KUŞLAR<p><span style="background-color: black; color: white;"> -<span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;"> Bu ben, bu dedem, bu annem, bu ablam, bu öteki ablam, bu da sen.</span></span></p><span style="background-color: black; color: white;"><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">- Dayın vardı bir de orada. fotoğrafımızı o çekmişti.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">- Şu bizim arkamızda duran kim?</span></span><div><span style="background-color: black; color: white;"><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">- Mahallenin bekçisi süleyman efendi. nasıl yapar ederdi bilmem,</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">çekilen her fotoğrafa girerdi. fotoğraflarda bile asayişi gözetmek isterdi</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">belki...</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ mahallenin delisi vardı, fotoğraflara hiç girmemiş?</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ o çok isterdi; ama kimse onu nedense fotoğrafına almak istemezdi.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ burada, sanki askerler gibi yürümüşüm…</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ asker doluydu o sıralar her yer.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ annem burada benim elimden tutmuş.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ anımsar mısın, sen anneni üzdüğünde o şöyle derdi: “dağlara taşlara</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">gideyim de kurtlar kuşlar yesin beni…” çok korkardın böyle deyince annen.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">onu kaybetmekten çok korkardın.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ şu cetvelle çizilmiş gibi dimdik duran kim?</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ o, komşumuz emekli albay nejat amcan. eski alışkanlıklarını</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">bırakamadı emekli olduktan sonra da. arabasını evin önüne çekince, oğlunu</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">da başına nöbetçi bırakırdı.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ bu fotoğraf yağmurlu bir havada çekilmiş. hepimiz ıslanmışız.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ yağmur, sokakları elinden alır, seni eve kapatırdı. yine de severdin</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">yağmuru. hiç unutmam yine öyle bir günde, kulağıma eğilip bana arap kızını</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">gördüğünü söylemiştin.</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ bak, ikimizin de olduğu bu fotoğrafın göğünde üç kuş varmış…</span><br style="box-sizing: border-box; font-family: "Source Sans Pro", sans-serif; font-size: 16px;" /><span face=""Source Sans Pro", sans-serif" style="font-size: 16px;">__ kim bilir nerededir şimdi o kuşlar?...</span></span></div>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-1392296398506861392021-03-17T01:33:00.001+03:002021-03-17T01:33:06.901+03:00İHTİMALLER DENİZİ<p> Hayat dediğin şey bir ihtimaller denizi. </p><p>Bilinmez bir denizde; pusulasız, alet edevat olmadan yelken açmaktan farklı bir şey değil.</p><p>Hangi ihtimal tutarsa o yoldan akıp gidiyor hayat dediğin şey işte. Tıpkı betonun içinde suyun çatlak yerlerden ilerleyip gitmesi gibi. Varmı farkı Allah aşkına.</p><p>Doğup ta gelirsin dünyaya. Kader dedikleri ince çizgi tâ sen doğmadan evvel çizilmiştir aslında. Gelirsin dünya denilen yere. Başlar hayat kervanının akışı. Ne durdurabilir, ne yavaşlatabilir ne de bir başka şekilde müdahale edebilirsin. </p><p>Ancak yokuş aşağı freni patlamış kamyon gibi belki direksiyonla yön verebilirsin. Daha ötesi yok. </p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-12149837207441490882021-03-11T00:15:00.003+03:002021-03-11T02:14:47.616+03:00Muhsin Bey<p> Bir dönemi çok çok güzel şekilde anlatan, Türk sinemasında mihenk taşı denilebilecek bir yapıttır. Muhsin Bey'in şahsında bir dönemin bitişine hep birlikte şahitlik ederiz. Muhsin Bey, bir dönemki Türk insanının daha doğrusu Türk halkının ortalaması olarak göze çarpar. Belirli ahlak kavramlarının tam bir yansımasıdır. Zamanın değişimine ayak uyduramaz. Şimdiki neslin deyimiyle geride kalmıştır Muhsin Bey. Oysaki yetiştiği kültür ortamının bir abidesidir Muhsin Bey. Son bir zorlama ile hayatın içinde varolabilme mücadelesi verir. Hemde bir çok kereler bu mücadeleyi tekrarladığını filmin ilerleyen karelerinde farkettirir izleyiciye. Ama filmin sonuna doğru Muhsin Bey de artık kazanamayan ağının farkına varır. Kaybeden aslında Muhsin Bey değildir. Kaybeden bir neslin ahlak kuralları ve bu kurallara göre yaşayan nesildir. Nesiller arası kuşak farkı filmin sonunda daha da bariz şekilde izleyiciye yansıtılır. Aslında Muhsin Bey benim. Her izleyişimde kendimden bir parça bulurum. Filmin sonuna doğru o parça kopar ve boşlukta yitip gider. Yitip giden Muhsin bey gibi görünse de aslında içimizden bir parçadır. </p><p>Nice Muhsin Beyler, günlük hayatın içinde akıp gidiyor bir bilinmezden gelip bir başka bilinmeze gider gibi. </p><p>Bir araba uğruna yıllarımı harcamak istemiyorum diye düşünerek intihar eden hayatının baharındaki gencecik fidan gibi. </p><p>Gururunu yere serip kimseye el açmadan geçinip gitmeye çalışan, kış vakti yakacak odunu olmadığı için büyük oğlunun eline saç kurutma makinesini verip kardeşini ısıtmasını söyleyerek yan odaya geçip kendini asan Adanalı bir gencecik fidan gibi.</p><p>Bu olayların topluma yansımasına bakarsanız; derler ki, bunalıma girdi ondan dolayı intihar etti. </p><p>Oysaki bunun adı bunalım değildir. Oysaki bu bir kabına sığmazlığın dışarı taşma halidir. Bu gibi örnekler, hassas yürekler için bu dünyanın bir cehennemden farksız olduğunun göstergesidir. Her yürek farklı dayanma derecesinde tolere edebilir. Ama böyle yürekler, böyle hassas vicdanlar bu tür şeyleri tolere edemiyor. Toplum açısından bakarsak sıradan bir bunalımlı vakanın sıradan bir intiharıdır. </p><p>En son olarak bu tür bir haber İstanbul'da karşımıza çıktı. Kimileri kınadı, kimileri güldü, eğlendi, kimileri acımasızca eleştirdi. Kimden mi bahsediyorum? İstanbul'da iki çocuklarını komşuya bırakıp kendilerini asarak intihar eden karı koca gencecik çiftten bahsediyorum. Neler düşünerek gittiler bu son yolculuğa kim bilir? Çok zor ve bir o kadar çok acı bir karar. Ama saygı duymak lazım. Çünkü dünya, hassas yürekler için bir cehennemdir. Sözün özünü yazımı noktalarken paylaşacağım şairin şiiri çok net açıklamaktadır aslında. Şiire kendimce bir ekleme yapmak istesem belki gönlümden şu sözler süzülürdü: Nitekim çıktığım uzun yolculuklarda, otobüsün camından dışarıyı izlerken gece ışıkları yanan evlere dikkat kesilirdim. Kim bilir derdim o ışığı yanan evde belki mutlu bir aile saadeti yaşanıyor, belki bir dram yaşanıyor. Ama dışarıdan bakarsan ışığı yanan perdeleri çekilmiş bir ev var. İçeride ne yaşanır kim bilir. Toplum ancak ve ancak gördüğü ile yargılar insanı. </p><p><br /></p><p><br /></p><p>BİR TENCERE KAYNAR OCAKTA,</p><p>ET Mİ KAYNAR, DERT Mİ KAYNAR </p><p>BİLİNMEZ </p><p><br /></p><p>BİR ADAM GEZER SOKAKLARDA </p><p>İŞİ VAR MI, GÜCÜ VAR MI </p><p>SORULMAZ.</p><p><br /></p><p>EKMEK UMAR, AŞ UMAR EVDEKİ </p><p>BULUNSA DA, BULUNMASA DA </p><p>DARILMAZ.</p><p><br /></p><p>ÇAĞIRIRLAR, ÇAĞIRIRLAR DA DOSTLAR </p><p>KARLI DAĞLAR ARA YERDE </p><p>VARILMAZ.</p><p><br /></p><p>MEHMED KEMAL (1920-1998)</p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-23436725.post-37466748724777214642021-03-10T23:58:00.002+03:002021-03-10T23:58:24.370+03:00Unutmaya Dair<p> “Bir misafirliğe gitsem</p><p>Bana temiz bir yatak yapsalar</p><p>Her şeyi, adımı bile unutup</p><p>Uyusam…</p><p><br /></p><p>Kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa</p><p>Kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar</p><p>Nerde olduğumu hatırlamasam</p><p>Hatta adımı bile unutsam…”</p><p><br /></p><p>Melih Cevdet Anday</p>adminhttp://www.blogger.com/profile/15326712549639210212noreply@blogger.com0