11 Mayıs 2015 Pazartesi

BİR BABA HİKAYESİ


Hava kursun kadar agir, rüzgar sanki başka diyarlara gitmiş ve hic gelmeyecek gibi.
Sirtindaki yukun ağırlığı her adımda katlanarak artıyordu sanki.
Terlemek kavramını unutmuştu çünkü artı vücudundan akan ter bile değil suydu.
Bir an hafifçe doğrulur gibi oldu.
Sırtındaki ağırlık buna mani oluyordu. Gideceği yere çok az kalmıştı.
Alacağı para ile oğlunun okul kitaplarını tamamlamayı düşündü.
Kalan para olursa belki evine farklı bir iki yiyecek alabileceği düşüncesi, biraz olsun onu sevklendirmisti.
Bu karmaşık duygularla ilerlerken bir sesle irkildi.
Dengesini kaybedip düşmeye başladı.
Bilinci kayboluyor,insanlar başına toplanıyorlardı.
Derin düşünceler ve hayaller içindeyken asfalt yola girdiğini fark etmemişti.
Hamal kufesi paramparça halde savrulmustu dört bir yana.
Kendisi de farklı durumda değildi.
Oysaki ne okul kitapları ne de evine getirmeyi düşündüğü farklı yiyecekler çocuğunun ve eşinin umrunda bile değildi.
 Ailesi pencerede karanlık çökerken bir daha asla gelemeyecek olan babayı bekliyordu.
Siz planlar yaparken hayata dair, unutmayın hayat da size dair planlar yapmaktadır.

BİR ÇAY HİKAYESİ


Ayrılmak üzere olan bir çiftin sonbaharın tüm griligini gösterdiği bir günde, yapraklarla kaplı bir cay bahçesinde içtikleri son cay masadadir.
Erkek masadan kalkmış, kapıya doğru ilerlemektedir
Kadın hala masada.
Ellerini bacaklarının üstünde birleştirmiş, usurcesine.
Başı önde, saçları yüzünü kapatmış.
Masada birisi bos, diğeri yarim iki cay bardağı.
Hafif hafif yağmur atistirmaya  baslar.
Cay bardaklarindan süzülen bugularin  yağmurla savaşı başlamıştır.
Yağan yagmurmudur yoksa huzunmu kimbilir.
İste böyledir cay.
Bazen mutluluğu haber verir, bazen mutsuz sonları.
Bazen de yeni başlangıçları...
Tanışırken de bir cay icelimmi dersin, ayrılırken de...
Düğünde de cay içilir, cenaze evinde de...