Koskoca bir yalan demektir bu hayat...
Herşeye bir şekilde inandığımız,
İnandırılmak zorunda kalındığımız,
Koskoca bir yalan...
*********
Nedir bu xx matrixx??
Matrix bir bilinmeyendir
X ise bir diğer bilinmeyen.
Her bir X ise biribirinden farklı birer bilinmeyenler...
Ama bu diğer Xler aynı X mi yoksa birbirlerinden farklı Xlermi
Bu da bir diğer bilinmeyen...
İşte size yada kendisine yada her hangi birisine, bilinmeyenlerin varlığında bilinenlerden yola çıkarak
Birşeyleri açıklama gayreti güden bir düşünen varlık
XXMATRİXX...
*********
Kendim bile bir hayatı anlayamıyorken,
Bu dünyada birçok olguya hala bir yorum getiremiyor ve hala bir mantık kurgusu yapamıyorken,
Bilmiyorum acaba ben kime neyi açıklama gayretindeyim hala?
*********
Düşünüyorum öyleyse varım demiş zatın birisi, bundan oldukça uzun zaman önce.
Ben de kendi zannımca düşünüyor gibiyim.
Ancak ben düşünüyorsam varım diyemiyorum.
Düşünüyorum ama düşüncelerim neden bir noktada birşeylere deva olamıyor.
Düşünüyorum Afrika'da açlıktan kırılanları...
Düşünüyorum Savaşlarda yokolanları...
Düşünüyorum kendi kanındakilere kurşun sıkanları...
Düşünüyorum her uyanışımda gaflet uykusundan,
Birbirini gammazlayıp acımasızca satanları...
Düşünüyorum solcuları, teröristleri, marksistleri, faşistleri, marxcıları, ateistleri, tarikatçıları, sokkata gitar çalanları
Evsiz barksız olanları, milyarlık şarapları yudumlayanları,
Ekmeksiz yatıp kalanları, midesi sırtına yapışmış olanları,
İyileri, kötüleri, safları, salakları, akıllıları, uyanıkları...
Bİrçok şeyi düşünüyorum kendimce...
Kafa yormaya çalışıyorum.
Bir tek şey kalıyor aklımda, bunca düşüncelerin tortusundan geriye kalan;
Neden Ey Yüce Rabbim neden?
NEDEN...
Bir tek şey kalıyor geriye bu tortulardan süzülen;
BİZ İNSANLARI ISLAH EYLE YA RABBİM...
"YÜKSEK VE SARP BİR KAYALIKTA, ANCAK İKİ AYAĞIMIN SIĞABİLECEĞİ, DAR BİR ÇIKINTIDA, DÖRT BİR YANIM UÇURUMLAR, OKYANUSLAR, SONSUZ BİR GECE, SONSUZ BİR YALNIZLIK VE HİÇ BİTMEYECEK BİR FIRTINAYLA SARILMIŞ DURUMDA YAŞAMAK ZORUNDA OLSAM VE BÜTÜN ÖMRÜMCE, BİN YIL BOYUNCA, HATTA SONSUZA KADAR O BİR KARIŞ TOPRAKTA DURMAM DA GEREKSE O ŞEKİLDE YAŞAMAK, ŞU ANDA BİR YARIM SAAT İÇİNDE ÖLECEK OLMAKTAN ÇOK DAHA İYİDİR. YETERKİ YAŞASINDI, SIRF YAŞASIN! NASIL OLURSA OLSUN, AMA YETERKİ YAŞASIN!"
31 Mart 2009 Salı
ŞEYH EDEBALİ'DEN NASİHAT
Ey Oğul! Beysin...
Bundan sonra öfke bize,
uysallık sana..
Güceniklik bize,
gönül almak sana...
Suçlamak bize,
katlanmak sana...
Acizlik bize, yanılgı bize,
hoş görmek sana...
Geçimsizlikler, çatışmalar,
anlaşmazlık bize,adelet sana...
Kötü göz, şom ağız,
haksız yorum bize,
bağışlama sana...
Ey Oğul!
Bundan sonra bölmek bize
bütünlemek sana...
Üşengeçlik bize,
uyarmak,gayretlendirmek
şekillendirmek sana...
Ey Oğul!
Sabretmesini bil,
vaktinden önce çiçek açmaz...
Şunuda unutma!
İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.
Ey Oğul!
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıl'a bağlı.
Allah (c.c.) yardımcın olsun!..
Bundan sonra öfke bize,
uysallık sana..
Güceniklik bize,
gönül almak sana...
Suçlamak bize,
katlanmak sana...
Acizlik bize, yanılgı bize,
hoş görmek sana...
Geçimsizlikler, çatışmalar,
anlaşmazlık bize,adelet sana...
Kötü göz, şom ağız,
haksız yorum bize,
bağışlama sana...
Ey Oğul!
Bundan sonra bölmek bize
bütünlemek sana...
Üşengeçlik bize,
uyarmak,gayretlendirmek
şekillendirmek sana...
Ey Oğul!
Sabretmesini bil,
vaktinden önce çiçek açmaz...
Şunuda unutma!
İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.
Ey Oğul!
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıl'a bağlı.
Allah (c.c.) yardımcın olsun!..
ERTUĞRUL GAZİ'DEN NASİHAT
Bak oğul!
Beni kır; Şeyh Edebalı'yı kırma
O bizim boyumuzun ışığıdır
Terazisi dirhem şaşmaz.
Bana karşı gel; ona karşı gelme!
Bana karşı gelirsen üzülür, incinirim.
Ona karşı gelirsen gözlerim sana bakmaz olur.
Baksa da görmez olur.
Sözümüz Edebalı için değil,
Senceğiz içindir.
Bu dediklerimi vasiyetim say...
ÜŞÜYORUM...
Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi, süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum..
27 Mart 2009 Cuma
DAYAN DİZLERİM DAYAN
18 Mart 2009 Çarşamba
1 Mart 2009 Pazar
SEARCH
Aramak, taramak yada sorgulamak...
Yada adına siz ne derseniz deyin. Bir insanın ömründe belki de bence en önemli olması gerektiğini düşündüğüm eylem yada olgu budur. İnsan dünyaya gelir. Beyninin içindeki hücreler artık birşeyleri algılama yeteneğinin de ötesine geçerek algıları yorumlayabildiği vakit, kişi için SEARCH modu başlamış demektir. İnsan, ömrü boyunca hep bu eylemi sürekli olarak yerine getirir. Nefes almak, koklamak, yemek yemek, görmek, bakmak yada konuşmak kadar çok doğal ve bir o kadar da merkezi sinir sistemi kontrolüne girmiş bir eylemdir SEARCH yapmak. Bakkala gideriz ekmek alırız. Ekmek almadan önce bayatmı tazemi sorgulama yaparız. Sonuca göre hareket ederiz. Bir kız görürüz. Eldeki özelliklerine göre sorgulama yapıp ondan hoşlanılıp hoşlanılmadığına karar veririz. Okul biter üniversite tercihimizi sorgularız ve buna göre seçim yaparız. Askere gider gelir vatanı sorgularız ve yine kendimiz cevaplarız. Evlenme zamanı gelir eş seçiminde sorgulama yaparız. Zaman biraz daha ilerler siyasi hayatı, eşitsizlikleri , hakı, adaleti sorgularız. Ama ben gibiler için hiç içinden çıkılmayan sonsuz sorgulama ise "NEDEN" sorgulamasıdır. Küçücük bir kelime belki bu "neden" kelimesi. Ama bana tüm dünyanın yükünü taşıyan belki de en ağır sorgulama kelimesi olarak geliyor ve omuzlarıma yükleniyor. Örneğin" neden bu saatte ben bu yazıyı bloguma yazma gereği duyuyorum?"
NEDEN????
Yada adına siz ne derseniz deyin. Bir insanın ömründe belki de bence en önemli olması gerektiğini düşündüğüm eylem yada olgu budur. İnsan dünyaya gelir. Beyninin içindeki hücreler artık birşeyleri algılama yeteneğinin de ötesine geçerek algıları yorumlayabildiği vakit, kişi için SEARCH modu başlamış demektir. İnsan, ömrü boyunca hep bu eylemi sürekli olarak yerine getirir. Nefes almak, koklamak, yemek yemek, görmek, bakmak yada konuşmak kadar çok doğal ve bir o kadar da merkezi sinir sistemi kontrolüne girmiş bir eylemdir SEARCH yapmak. Bakkala gideriz ekmek alırız. Ekmek almadan önce bayatmı tazemi sorgulama yaparız. Sonuca göre hareket ederiz. Bir kız görürüz. Eldeki özelliklerine göre sorgulama yapıp ondan hoşlanılıp hoşlanılmadığına karar veririz. Okul biter üniversite tercihimizi sorgularız ve buna göre seçim yaparız. Askere gider gelir vatanı sorgularız ve yine kendimiz cevaplarız. Evlenme zamanı gelir eş seçiminde sorgulama yaparız. Zaman biraz daha ilerler siyasi hayatı, eşitsizlikleri , hakı, adaleti sorgularız. Ama ben gibiler için hiç içinden çıkılmayan sonsuz sorgulama ise "NEDEN" sorgulamasıdır. Küçücük bir kelime belki bu "neden" kelimesi. Ama bana tüm dünyanın yükünü taşıyan belki de en ağır sorgulama kelimesi olarak geliyor ve omuzlarıma yükleniyor. Örneğin" neden bu saatte ben bu yazıyı bloguma yazma gereği duyuyorum?"
NEDEN????
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)